Groupon’u aslında çok kısa bir zamanda bu kadar büyüyebilen bir şirket yapan, indirimli ürünlerin site üzerinden belirli bir miktarda satıldıktan sonra alıcılara gönderilmesi değil. Aslında Groupon’u bu kadar büyüten ürün satışı da değil.
İnternet’te elektronik ticaretin lokal olarak gelişmeye başlaması ile birlikte fiziksel dükkanlar ile web’in arasında ki bağda güçlenmeye başladı. Amazon, eBay, Zappos gibi elektronik platformda satış yapan sitelerin çalışma şekli ve başarısından zaten hepimiz haberdarız. Bir ürünün elektronik olarak internet üzerinden satın alınması ve ürünün müşteriye taşıma şirketleri tarafından ulaştırılması şeklinde işleyen oldukça da oturmuş bir yapı. Buraya kadar herşey normal. Ya bir servisi satın almak istersek ne yapacağız? Örneğin Amazon’da, New York’un en prestijli otellerinden biri olan Waldorf Astoria’da ki Kenneth Salon’da ucuza bir saç kesimi satın alabilir miyiz? Ya da eBay’da konforlu bir SPA’dan birkaç saatlik bir masaj terapisi?
O2O olarak tabir edilmeye başlanan Online2Offline yada On2Off business modelleri ile işleyen yapılardan daha çok yeni bahsetmeye başladık ve inanın 1998 yılında eBay’in yeni kurulmuş bir internet sitesi olarak ürün alıp satmaya imkan tanıdığını işittiğimiz zaman verdiğimiz tepkilerden daha fazlasını veriyoruz şimdi. Bu yeni modelin belki de en bilindik öncüsü, şu günlerde tüm internet şirketleri içerisinde en hızlı büyümeyi gerçekleştirmiş olan Groupon.com. Groupun’un çalışma şeklinden kısaca bahsetmek gerekirse; hergün birbirinden farklı ürünlerin ve servislerin tanıtıldığı sitede, istenilen kişi sayısı yakalanılandığı takdirde %80’e varan indirimler gerçekleşiyor. Siteye göz attığımızda indirimlerin genellikle %50 ve %60 arasında değiştiğini görüyoruz. Eğer ürün yeterince kişi tarafından satın alınmamışşa kimsenin hesabından para çekilmiyor. Gerçekten avantajlı olan bu sitelerden alışveriş yapmak bir süre sonra alışkanlık yapıyor. Bu yüzden harcama yaparken biraz dikkatlı olmanızı öneririm.
Groupon’u aslında çok kısa bir zamanda bu kadar büyüyebilen bir şirket yapan, indirimli ürünlerin site üzerinden belirli bir miktarda satıldıktan sonra alıcılara gönderilmesi değil. Aslında Groupon’u bu kadar büyüten ürün satışı da değil. Servislerin online olarak satılabilirliğini gerçekleştirmiş olması bu şirketi diğer fırsat ve indirim sitelerinden ayıran en büyük fark. Saç kesimi, spa da masaj yada yeni açılmış bir yoga kursuna kayıt olmamızı sağlayan son derece pratik bir servisi bu zamana kadar milyonlarca internet girişimcisinin gözünden kaçmış bir hizmet olarak bizlere sunmuş olmasıdır Groupon’u başarıya taşıyan.
Henüz yeni yeni gelişmeye başlayan benzer modellere birkaç örnek daha vermek gerekirse; OpenTable.com , Restaurant.com ve SpaFinder.com ilk akla gelenler. Hepsinin ortak yönü mü? Online olarak sattıkları servislerin hizmetini offline olarak yani fiziksel dükkanlarda vermeleri. Belki bir gün web’ten satın aldığınız masaj için, masörü evimize yada ofisimize gönderen birileri olursa elbette o zaman bu servisi Amazon yada eBay’de görebiliriz fakat şimdilik bu yeni modelin birçok yeni versiyonunun ve değişik sektörlerde kullanım şeklinin ortaya çıkacağını düşünebiliriz.
O2O’nun anahtar noktası; müşterinin online olarak bulunması ve servisin offline olarak verilmesidir. Tabi bu noktada servisin ödemesinin de online olarak yapılması gerekiyor. Yani müşteri servisi siteden kredi kartı ile satın alıp, bunu satın aldığına dair konfirmasyonu ile birlikte fiziksel dükkana gelmesi şeklinde tamamlanan bir döngüden bahsediyoruz. Peki müşteri direk bu dükkana gelip servisi satın alamaz mıydı? Tabi ki evet. Fakat ticaret’in pazarlama üzerine kurulduğunu düşündüğümüzde modern dünyada internet’in hedef müşteriyi bulmak için en büyük platform olduğu gerçeğini o zaman göz ardı etmemiz gerekiyor. Tabi modeli değerlendirirken, CitySearch, Yelp veya Google Places gibi online platformlarla kesinlikle karıştırmamak gerekiyor. Çünkü bu model’de şirketin tanıtımı ve bu sayede müşteriye gösterilmesi temeldir. Yani örneğin bir pizzacı arıyorsanız, bu servisler size, yakın çevrenizde ki pizzacıların adres ve telefonlarını göstermekten başka birşey vermiyor. Son derece statik bir bilginin müşteriye aktarılması ile döngü tamamlanıyor. Servisin satın alınmasına dair bir aşama bu modelde yer almıyor. O2O’da ise tam tersi servise ilgi duyabilecek müşteri kitlesi online olarak bulunup, satışta yine online olarak gerçekleşiyor.
O2O’yu başarılı kılabilecek senaryolardan bir tanesi de şu şekilde açıklanabilir. Ortalama bir Amerika’lının yıllık kazancı yaklaşık $40,000. Bu rakam’ın sadece $1,000’i online olarak şu anda Amerika’lılar tarafından internette harcanıyor. Peki nereye gidiyor geri kalan $39,000? Bu paranın büyük bir kısmı ev kirası, mortgage, araba ödemesi, benzin vs. gibi temel harcamalar çıktıktan sonra yine alış-verişte kullanılıyor. Yani O2O ile geriye kalan $39,000’nin de büyük bir bölümüne talip olunuyor. Bu şekilde düşünüldüğü zaman klasik e-ticaret’ten ne derece büyük bir fırsat olduğunu görmek mümkün.
Bu duruma sevinenler tabi ki sadece pastayı kapmak isteyen büyük şirketler yada tüketiciler değil. Dev market’lerin, SPA’ların, yüzlerce müşteriye aynı anda hizmet veren saç kesim komplekslerinin gücü karşısında her geçen gün küçülen esnafında bu platformları kullanmak suretiyle müşteri çekeceğini söyleyebiliriz. Neticede esnaftan büyük şirketlere varana kadar tüm ticareti içine çekmiş ve üzerinde geliştirilen farklı modellerle, müşteriye en iyi hizmeti ve ürünü en ucuza vermeyi öngören, ve rekabeti sonuna kadar tetikleyen bir internet görüyoruz karşımızda.
Yatırım şirketlerinin ve internet girişimcilerinin bu model üzerinde daha çok çalışacağını ve çok yakın zamanda karşımıza birbirinden ilginç online servis satan şirketlerin çıkacağını düşüneduralım, model’in ilk uygulayıcıları internet tarihinin en hızlı büyüyen şirketlerinin patronları oldular bile. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformalarının gücünü de akıllı kullanarak kurgulanacak bu tarz girişimlerin, bilindik e-ticaret yöntemlerinden çok daha hızlı yol alacağı ve müşterisini kendine daha kolay adapte edeceği kesin gibi görünüyor.
Kaynak : Mesut Darendeli / President, CEO Rhxo Technology Group