Kadın Girişimcilik Nasıl Gelişir?

Kadın Girişimcilik Kurulunun geçtiğimiz yıl yapmış olduğu faaliyetlerin en başında, “odalar ve meslek örgütlerinin yönetici kademesine daha fazla kadın getirmek” olduğunu şaşırarak keşfettim. Özellikle diğer kadın girişimcilere “rol model” olacak kişilerin, bu yarı-kamu özellikli oda başkanları arasından çıkacağının düşünüldüğünü dehşetle müşahede ettim!

Sizlere bu sayfada sıkça girişimcilik konularından söz ediyorum. Geçen yıl başarılı girişimci olabilmekle ilgili ardı ardına bir dizi yazı yazıp özellikle yeni girişimci adayı, küçük ve orta ölçekli işletme patronlarına yönelik ticari başarıyla ilgili önemli ipuçları ve rehber bilgiler verdim. Bundan iki hafta önce de, 5-12 Kasım 2010 tarihleri arasında tüm dünyada kabul edilen Global Girişimcilik Haftası münasebetiyle, ülkemizde “girişimcilik politikası nasıl olmalı” konusu üzerindeki görüşlerimi, daha doğrusu stratejik model önerimi sizlerle paylaştım. İnşallah bu konuyla doğrudan ilgili olan yerlere ulaşmıştır.

Özellikle Girişimcilik Haftası etkinlikleri sayesinde, ülkemizdeki kadın girişimcilik konusu üzerinde de ayrıca durulduğunu öğrendim ve bu konuda ne tür geliştirme çabalarının var olduğu hakkında değişik beyanatlar, konuşmalar dinledim, okudum. Ayrıca TOBB bünyesinde kurulan iki girişimcilik kurulundan birisinin Kadın Girişimcilik Kurulu olduğunu öğrendim.

Kadın Girişimcilik Kurulunun geçtiğimiz yıl yapmış olduğu faaliyetlerin en başında, “odalar ve meslek örgütlerinin yönetici kademesine daha fazla kadın getirmek” olduğunu şaşırarak keşfettim. Özellikle diğer kadın girişimcilere “rol model” olacak kişilerin, bu yarı-kamu özellikli oda başkanları arasından çıkacağının düşünüldüğünü dehşetle müşahede ettim! TOBB’un Ankara’daki Girişimcilik Kongresinde bu başarılı hanımların bazılarıyla şahsen tanıştım. Tüm bunlara şahit olurken aklıma, acaba bugüne dek ülkemizde “kadın girişimcilik” konusunda neler yapılmış olduğuna dair biraz Google araştırması yapmak geldi. Okuduklarımdan sonra şaşkınlığım biraz daha arttı. Hak verin, kadın olmadığımdan bu konunun üzerinde özel olarak hiç durmamıştım.

Mesela neler gördüm. 7 Mart 2010 günkü Star gazetesinde bir kadın girişimci derneğinin başkanının şu beyanını gördüm: “Kadınlar teknolojiyi, teknoloji de kadınları sevdi... ‘Erkek’ sektörlerden biriydi teknoloji. Ama son dönemde öyle başarılı isimler çıktı ki ‘kadınlar teknolojiyle ilgilenmez’ yargısını çürütüp piyasayı yönetmeye başladılar... Dev şirketlerde çalışan hatta kendi işlerini kuran bu kadınlar iş ve aile yaşamlarıyla da birer rol model. Onların adını daha sık duyacaksınız.” Bu kez neredeyse dilimi yutma noktasına geldim. Neden derseniz, teknoloji sektörlerine yeterince kadın girişimcinin girmiyor olması, ABD’nin bile en önemli girişimcilik sorunlarından biri olarak kabul edilirken, meselenin bizde çoktan hallolmuş olduğunu idrak ettim!!! Ama haberi biraz daha okuyunca dayandığı veri tabanının cılız bile denemeyecek kadar acınası olduğunu gördüm. Neymiş efendim, teknoloji sektörlerinde şirketi olan iki tane hanım ile iki büyük teknoloji şirketinde genel müdür olarak çalışan kadın varmış. Dört tane kadın ile kadınlar koca “piyasayı yönetmeye başlamışlar”. Bu denli önemli bir konuyu bile hiçe saymanın nedeni acaba kişisel reklam ve belli aralıklarla basında görünme arzusu mudur, yoksa basitçe gayrı ciddiyet midir diye düşünüp durdum.

Ardından internette biraz daha fazla gezinip bu konuyla ilgili olarak ne tür veriler ve demeçler olduğunu aradım. TOBB başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun şu beyanını beğendim: “Nüfusumuzun yarısı, yani 36 milyonu kadın... Bu kaynağın sadece yüzde 1.3’ünden girişimci olarak yararlanıyoruz... Sizce bu israf değil mi?”. Kesinlikle israf ve hem de çok büyük bir israf. O zaman ne yapmalıyız? Kadın girişimcilik üzerinde ayrı olarak, odaklı bir şekilde ve özel bir alan olarak durmalı ve kadın girişimcilerin geliştirilmesine yönelik ayrı bir strateji oluşturmalıyız. Peki, böyle bir bütünsel strateji oluşturma girişimi var mı? Yine internetten okuduğum kadarıyla kesinlikle HAYIR. Kadın girişimcilere eğitim programı, özel bir bankanın kadın girişimcileri hedefleyen kredi paketi falan gibi münferit girişimler var ama, ortada bir strateji geliştirmekle ilgili elle tutulur hiçbir şey yok. Diyebilirsiniz ki bu amaçla kurulmuş olan dernekler ya da kurullar iyi niyetli çalışmıyorlar mı? Bundan kimse şüphe edemez, hatta gözlemlediğim kadarıyla bu derneklerin yöneticileri evlerine ayıracakları zamanın önemli bir kısmını, bu hiçbir maddi getirisi olmayan ulvi çabalara harcıyorlar ki takdir etmemek mümkün değil.

Peki, Ne Yapılmalı?

Başta da söyledim, bahsettiğim rapor ABD hükümeti tarafından yaptırılmış bir araştırmanın sonuçları. ABD hükümeti bu son sonuçları temel alarak yeni bir kadın girişimcilik destekleme programı hazırlar mı, hazırlamaz mı bilemem. Ayrıca beni de hiç ilgilendirmez. Ama beni asıl ilgilendiren şu: Elinizde böylesi net ve çarpıcı sonuçları olan bir araştırma raporu olunca, politika ya da strateji oluşturma konusunda ne yapmanız gerektiğine dair çok net ipuçları oluyor. Gerisi, bu bulgular üstüne kafa patlatmaya kalıyor. Mesela elinizde bu tür bulgular olunca, “kadınlara karşı ayrımcılık yapılıyor, herşeyin nedeni bu” gibisinden argümanlar ciddiye alınabilir argümanlar olmaktan çıkıyor. Konuyla ilgili dernekler veya kurulların temsilcileri gerçek temellere dayalı şeyler üzerinde konuşuyor ve ülkemizde bence ABD’den çok daha ciddi bir sorun olan kadın girişimci sayısını ve performansını arttırma sorunu daha gerçekçi politikalar çerçevesinde inşallah ele alınabilme imkânına kavuşuyor.

Mesela ABD’de kadın girişimcilik konusunda en çarpıcı olanlardan biri olarak kabul edilen “kadın girişimcilerin yeni teknoloji ve internet sektörlerinde çok az yer alabildiği” gerçeği, bizde tam tersi bir gerçeklikmiş gibi artık gösterilemez oluyor ve bu konuda da politika geliştirilmesinin zorunluluğu ortaya çıkıyor.

Sevgili okurlarım, ben bu ülkede araştırmaya, teoriye ve üzerinde düşünülüp tartışılmış argümanlara dayanmayan beyanatlardan ve bu tür beyanların ülkemizin zenginleşme yolunda zaman ve kaynak kaybettirmesinden vallahi bıktım. Bilimsellikten giderek uzaklaşıyor olmaktan, metodolojik düşünülmemesinden ve sadece günü kurtarmak amaçlı yüzeysel demeçlerden inanın usandım. Zaten o yüzden kendimi, örneğin kadın girişimcilik gibi üstüme vazife olmayan bir konu hakkında bile yazmak zorunda hissediyorum. Ama ne yapabilirim, keşke bu konuda rol sahibi olanlar bir an evvel çok daha bilimsel, çok daha metodik ve çok daha stratejik bir yol izlerseler de ülkemiz açısından önemi büyük olan bu konuda geleceğe yönelik ciddi bir ışık görebilsek. Bir an evvel. Ve lütfen öncelikle benzer ve geniş kapsamlı bir araştırmayı başlatarak işe koyulsunlar.

İyi Niyet Ödül Hak Etmez ASLOLAN SONUÇTUR

Ama gelgelelim insanın aklına Batılı iş dünyasının şu çok manidar deyişi geliyor: “İyi niyet ödül hak etmez. Aslolan sonuçtur.” Kesinlikle katıldığım bir görüş. Tüm bu takdir edilesi çabalar ülkemizde kısa zamanda ve dönüşüm yaratma özellikli bir kadın girişimcilik hareketi başlatamayacaksa, o zaman bu çabaların fazlaca bir yararı olamaz. Oysa bu çabalar doğru bir strateji çerçevesinde ele alınırsa, aynı insanlar gördüğümüz enerjileri ve toplumsal vericilikleriyle ülkede çok ciddi bir değişimi başlatabilirler. O zaman gerekli olan bir “ulusal kadın girişimci geliştirme stratejisi” ya da politikası. Bu strateji nasıl geliştirilir konusundaki görüşlerimi sona bırakayım, sizlere evvela girişimciliğin öncü ülkesi ABD’den bazı araştırma sonuçlarını aktarayım.

Kadın Girişimlerinin PERFORMANSI Daha Düşük...

Şimdi sözünü edeceğim araştırma, ABD hükümeti tarafından geçenlerde yaptırılmış olan ve sonuçları 35 sayfa halinde yayınlanmış olan bir rapor olarak basına açıklandı. Sizlere bu rapordan önemli bulguları aktaracağım ki ülkemizdeki durumla karşılaştırma imkânımız olsun. Araştırma öncelikle ABD’de kadın girişimcilerle erkek girişimciler arasında ciddi performans farkları olduğunu bulguluyor ve ardından bu performans farkının nedenleri hakkındaki saptamalarını sunuyor. Farklar şöyle:

  • 2007’de kadınların sahip olduğu şirketlerin ortalama satış cirosu 135 bin dolarken, erkeklerin sahip olduğu şirketlerin cirosu 612 bin dolar.
  • Kadınların şirketlerinin sadece yüzde 13’ü yıllık 100 bin dolar üzerinde ciro yaratırken, bu oran erkeklerde yüzde 30.
  • Kendi işinin sahibi olan kadınlar erkeklerin yüzde 55’i kadar kazanç sağlayabiliyorlar.
  • Kadınların sahip olduğu girişimlerin sadece yüzde 12’sinde başka eleman çalışıyor, buna karşılık erkeklerin şirketlerinin yüzde 23’ünde girişimci dışında eleman çalışıyor.
  • Kadınların sahip olduğu işletmelerde çalışan elemanlara ödenen ücretler erkeklerin sahip olduğu işletmelere göre daha düşük. Kadınların şirketlerinde ödenen ücretler, erkeklerin şirketlerindeki ücretlerin yüzde 78’i kadar. Son on yılda da bu oran pek değişiklik göstermemiş.
  • NEDEN Daha Düşük Performans?

    Performans farkı kadınlar aleyhindeki bir ayrımcılık nedeniyle ortaya çıkmamaktadır. Bu konuyu gündeme getirdiğiniz anda konuyla ilgilenen kadınlardan alacağınız cevabı kestirmekte herhalde zorluk çekmiyorsunuzdur: “Erkek egemen toplumda kadınlara yapılan negatif ayrımcılık nedeniyle.” Hadi diyelim bizim toplunda söylenenin biraz doğru tarafı olsun (ama bilin ki bizde kadın yöneticilerin kurumlarda yükselebilme mertebesi zengin ülkelere göre çok daha yüksek ve bizde oransal olarak çok daha fazla kadın yönetici tepe mevkilerde). Peki, ABD’de de mi böyle? Araştırma net ve açık olarak ortaya şunu koyuyor: Performans farkı kesinlikle kadınlar aleyhindeki bir ayrımcılık nedeniyle ortaya çıkmamaktadır. Araştırmanın ikinci bulgusu da ilginç: Kadın girişimcilerin tahsil düzeyinin erkeklerden düşük olması gibi bir sebep de mevcut performans farkını açıklayamaz. Araştırma kapsamındaki kadın işletmelerinin sahiplerinin yüzde 66’sının, erkeklerinkinde ise yüzde 62’sinin yüksek öğrenim görmüşlüğü var. Bu duymaya çok alıştığımız klişeler kadınların sahip olduğu girişimlerin erkeklerinkine göre daha az başarılı olmasının nedenlerini açıklayamıyorsa, bu durumu ne açıklayabilir?

    Araştırmaya göre sebep 3 farklı etkende yatıyor:

    1. Kadınlar genelde şirketlerini kârlılık ve büyüme açısından daha düşük cazibeye sahip olan sektörlerde kuruyorlar. Yani satış cirosu ve çalışan sayısı ortalaması daha düşük olan sektörlerde.

    2. Kadın girişimciler, kendi işinin başında çalışan erkek girişimcilere göre daha az saat işte çalışıyorlar. Kadın girişimcilerin işlerinde geçirdiği ortalama süre haftada 40 saatken, bu rakam erkeklerde haftada ortalama 46 saat olarak beliriyor.

    3. Rapora göre kadın girişimciler şirketlerini kurarken erkek girişimcilere kıyasla çok daha farklı nedenler ve beklentilerle iş kuruyorlar ve aynı zamanda da çok farklı ‘davranıyorlar’. Kendi işini kuran kadınlar, anlaşılıyor ki, farklı hedeflerle bu işlere girişiyorlar. Bunun sonucu olarak da daha az hırslı satış cirosu ve daha düşük istihdam yaratma hedefleri oluyor. Tüm bu etkenler de, elbette, şirketlerin iş modelinin tasarlanmasından tutun da işletmeyi nasıl finanse edecekleri konusuna kadar pek çok şeyi etkiliyor.

    Prof. Dr. Arman KIRIM / Türkiye Gazetesi

    Bu içeriği 22.205 kişi okudu.
    Kategori: Bilişim / Teknoloji, Girişimci Destekleri
    Yazar Erdem Öztürk Hakkında

    2006 yılından beri bilişim sektöründe Yazılım Uzmanı olarak yer alan yazar, 2010 Eylül ayından itibaren Kurucu Ortak olarak başladığı Girişim Haber servüneninde; 2014 Nisan ayına kadar girişimcilere ve kobi'lere yön veren haberler yayınladı. Yazar kariyerine bilişim sektöründe özel bir firmada Yazılım Uzmanı olarak devam etmektedir.

    Yorum Ekle

    Ad Soyad *
    E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
    Web
    KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
    •   Yorum  
    •   Önizle  
    Yükleniyor