Bulgaristan’daki Gül Vadisi ve Gül Festivalinin her yıl yüz binlerce turist çekmesi Isparta’yı harekete geçirdi. Gülbirlik, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, üniversite ve yerel idare güçbirliğiyle ilde Gül Vadisi, gül parkları kuruluyor.
Gülgiller familyasının ‘rosa’ cinsinden olan gülün geçmişi 35 milyon yıl olarak tahmin ediliyor. Gül çiçeğinin insanlık tarihindeki yeri ise 5 bin yıl. Gül; aşk, güzellik, savaş, barış, siyaset ve daha pek çok alanda hep sembol olarak kullanılagelmiş. Dinde, edebiyatta önemli bir yere sahip. Tabii bir ekonomi sitesi olarak gülün bu yönlerinden çok ekonomisiyle ilgileniyoruz. Detaylar haberimizde..
Bulgaristan’daki Gül Vadisi ve Gül Festivalinin her yıl yüz binlerce turist çekmesi Isparta’yı harekete geçirdi. Gülbirlik, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, üniversite ve yerel idare güçbirliğiyle ilde Gül Vadisi, Gül Parkları kuruluyor.
Gülgiller familyasının ‘rosa’ cinsinden olan gülün geçmişi 35 milyon yıl olarak tahmin ediliyor. Gül çiçeğinin insanlık tarihindeki yeri ise 5 bin yıl. Gül; aşk, güzellik, savaş, barış, siyaset ve daha pek çok alanda hep sembol olarak kullanılagelmiş. Dinde, edebiyatta önemli bir yere sahip. Tabii bir ekonomi sitesi olarak gülün bu yönlerinden çok ekonomisiyle ilgileniyoruz.
Malum, gül deyince ilk akla gelen şehir Isparta. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gül üslerinden biri olan Isparta’da şu günlerde her yer rengarenk. Dünyaca ünlü Isparta gülünün (yağlık pembe gül) hasat mevsimi başladı. Şehirde ve köylerinde ciddi bir hareketlilik var.
Sabahın 6’sından akşamın geç saatlerine kadar süren gül kokulu bir mesaiden bahsediyoruz. 15 gün önce başlayan hasat haziran sonuna kadar devam edecek.
Gülün Isparta ekonomisindeki yeri çok önemli. 12 bin ailenin geçimini sağladığı İsparta gülü, dünya kozmetik ve parfümeri devlerinin başlıca hammadde kaynaklarından. Her yıl 8 bin ton civarında üretilen gülün şehir ekonomisine katkısı 50 milyon euro olarak hesaplanıyor.
Sadece Japonya’dan 10 Binlerce Turist Çekiyor
Yağlık pembe gül konusunda dünyanın bir numarası Türkiye. Ancak bu işin sanayisindeki başarıyı turizme aktarmada başarılı değiliz. Buna karşılık komşumuz Bulgaristan, gülcülüğü bizden öğrenmesine rağmen Japonya’dan 10 binlerce turist çekiyor. Gül turları düzenliyor.
İşte Ispartalılar da bu eksikliği geç de olsa fark etmiş. Şu sıralar harıl harıl Gül Vadisi ve gül parkları projesi üzerinde çalışıyorlar. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, Gülbirlik, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta Ticaret ve Sanayi Odası ve Isparta Belediyesi güçbirliğine gitmiş ve bu projeye odaklanmışlar. Hasan Çelik, turizmde patlama yaratacağına inandığı bu projenin ayrıntılarını şöyle anlatıyor:
“Gül Vadisi ve gül parklarında gülle ilgili her şey olacak. 3 bin çeşit gülün tarihi ortaya çıkarılacak. Gülün serüveni anlatılacak, sergiler açılacak. Gül parklarıyla cennet gibi ortamlar sunacağız. Belediyemiz işin konaklama kısmını çözecek. Otel yapılacak. Ayrıca daha doğal ortamlar için üretici köylerle temas kuruluyor. Köy evlerinde konaklama imkanlarına bakacağız. Gül evleri oluşturacağız. Gelecek yıl tamamlanmasını bekliyoruz. Özellikle Japonların güle ilgisi çok yüksek. Gül yetiştirmiyor ama gül festivali düzenliyorlar. Şimdiden Japon tur operatörleriyle bağlantılar kuruyoruz. Fuarlarına gidip tanıtımlar yapıyoruz.”
45 Günde Toplanıyor
Isparta’da gül üreten 12 bin ailenin bini Gülbirlik’e üye. Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, gülün Isparta için önemini ve bu değerin ildeki tarihini şöyle anlatıyor:
“İlimizde 1870 yılından bu yana gül üretimi yapılıyor. Gül çiçeğinden elde edilen gülyağı ve gül konkreti, parfüm sanayisinin hammaddesini oluşturuyor. Isparta, bugün birçok dünya parfüm devinin tedarikçisi konumunda. Yani yağlık gülün merkeziyiz. Süs ve peyzaj gülü her yerde yetişebilir. Yağlık pembe gülse sadece Isparta ve ona yakın birkaç komşu ilde yetişebiliyor. 950-1.000 rakımları bu gül çeşidi için en uygun seviyeler.”
Ne Akdeniz iklimi ne de karasal iklim; ikisinin geçiş bölgesi olan Isparta, bu gül çeşidi için en uygun bölge. Biraz kuzeyde olsa soğuktan olmuyor. Biraz güneyde olsa yağ oranı düşük kalıyor. Bu yüzden Isparta ile Burdur ve Afyon’un komşu ilçelerinde yetişebiliyor. Sezonu ise 45 gün sürüyor. Mayıs ortasında başlayıp haziran sonunda bitiyor. Bu 45 gün içinde aralıksız hasat yapılıyor ve gül çiçekleri fabrikalarda gül yağına dönüştürülüyor.
50 Milyon Euroluk Ekonomi
Hasan Çelik, Gülbirlik tesislerinde üretilen gülyağının ülkeye yıllık 20 milyon eu-ro civarında döviz girdisi sağladığını vurguluyor. Çelik, diğer üreticiler ve özel şirketlerle birlikte gülün 50 Milyon € luk ekonomik büyüklüğe sahip olduğunu belirtiyor. Ardından da Gülbirlik’in faaliyetleri ve hedefleriyle ilgili şu bilgileri veriyor:
“Birliğimizin dört gülyağı üretim tesisi, iki de gül konkreti tesisi var. Üretimin yüzde 90’nı dünya kozmetik devlerine satıyoruz. Türk tipi gülyağı dünyanın tercih ettiği bir ürün. Gülbirlik’in nihai ‘o ürünler üreten Rosense isimli bir şirketi de var. Rosense markasıyla gülsuyu, cilt bakım ürünleri, vücut bakımı, banyo grubu, güneş ürünleri, parfüm, sabun ve kolonya başta olmak üzere 113 çeşit ürün üretiyoruz. İki yıldır yüzde 50 büyüyoruz. Gülyağında dünyanın en büyük üreticisi konumundayız. Nihai ürünlerde de büyükler içinde yer almak istiyoruz.”
Dönüm Başına 1800 TL Kazanç
Gül bahçesi kurmanın maliyeti çok düşük. Arazi kendinizinse neredeyse bedava. Fide parası yok. Çünkü budama sırasında çıkan dallardan dikim yapabiliyorsunuz. Sadece dikim ve bakım masrafı var. Dekar (dönüm] başına 800 kilo gül çiçeği yetişebiliyor. Fiyatı ise 2.25 TL. Bu hesapla 1 dekarlık alandan bin 800 TL gelir elde edebiliyorsunuz. Ancak asıl potansiyel gülyağında. Gülyağının gramı 17 TL. Bu noktada, 4 ton civarında gülden 1 kg yağ üretilebildiğini belirtelim.
Bu işe gireceklere en az 20-30 dekarla başlamaları tavsiye ediliyor. Denizli, Burdur ve Afyon’un Isparta’ya komşu bölgeleri de bu iş için uygun.
Butik Gül Oteli Kuruyor
Isparta’da Gülbirlik’ten sonra en büyük şirket Sebat Ticaret. Hüseyin Kınacı’ya ve ait olan bu aile şirketi, hem köylerden gül çiçeği topluyor hem de kendisi üretiyor. Hüseyin Kınacı, organik gül üretiminde üreticilerle mesafe alamayınca bu işe kendisi girmeye karar vermiş. 2009 yılında Afyon’un Dinar ilçesinde 3 bin 200 dekar alanda organik gül üretimine başlamış. Kınacı, yaklaşık 10 milyon euro’luk yatırım yaptığı projesini şöyle anlatıyor:
“2009 yılında ilk güllerimizi dikmiştik. Organik gül üretiyoruz. Tesislerimizde işlediğimiz gülün yüzde 10’unu kendimiz üretiyoruz. Şimdilik arazinin 700 dekarına gül diktik. Bu yıl ilk hasadı yapmaya başladık. Arazinin kalan kısmı için aceleci davranmayacağız. Köylerimizde bu işi genelde 40 yaş üstü insanlar yapıyor. Bu yüzden çalıştıracak işçi bulamıyoruz.”
Hüseyin Kınacı işin turizm tarafı için de çalışmalar yapıyor. Halen 8-10 kişilik turist gruplarını ağırlıyor. Bu işte gelecek olduğunu görüp otel yatırımına başlamış. 32 odalı butik bir otel yapıyor. Turistlere gül toplatacak. Sonra da onu işleyip hediye edecek. Şehirden uzak, gül bahçelerinin içinde konaklatacak. Bu yatırımla birlikte “gül köyü” projesinin maliyeti 15 milyon euro’yu bulacak.
Para Dergisi kaynaklı haberimizi tarımla uğraşan girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.
İdris Cin / Girişim Haber