İş dünyasındaki istatistikler gösteriyor ki, girişimcilik serüvenine yeni başlayanlar için ilk 5 yıldaki başarısız olma oranı %50′lere kadar yükseliyor. Haberimizde yeni başlayanlar arasından seçtiğimiz en tepedeki 10 başarısızlık hikayesini paylaşıyoruz..
Girişimciler, özellikle de yeni başlayan girişimciler başarılı oldukları kadar başarısız da olabilirler. İstatistikler gösteriyor ki, yeni başlayanlar için ilk 5 yıldaki başarısız olma oranı %50′lere kadar yükseliyor. Elbette ki gerçek girişimciler bu başarısızlıklara, başarıya giden yoldaki kilometre taşları olarak bakıyorlar. Onlar hatalarından öğrenme becerilerine güveniyor ve bu tecrübeleri bir sonraki fikirlerini üretmek için kullanıyor.
Ancak, neden başkalarının yaptığı hatalardan da öğrenmeyelim ki? Böylece onca acı ve çileye katlanmak zorunda kalmayız.
İşte burada yeni başlayanlar arasından seçtiğimiz en tepedeki 10 başarısızlık öyküsü ve bu durumlardan kaçınma yöntemleri:
- Yazılı plan yok. İş planının harcanan çabaya değer nitelikte olmadığı yönündeki efsanelere inanmayın. İş planını kağıda dökme disiplini, fikirlerinizi işlere nasıl dönüştürebileceğinizi gerçekten anlayıp anlamadığınız görmenin en iyi yoludur.
- Üstünkörü veya hiç hazırlanmamış gelir modeli. Kar amacı gütmeyen bir işletme bile, operasyon masraflarını düzenleyebilmek için bir gelir modeli (veya bağış) oluşturmak zorundadır. Ürününüz bedavaysa veya her satışta zarar ediyorsanız, bu durumu o birim içinde dengelemek oldukça zordur. Dünyadaki açlığa bile çare bulmuş olabilirsiniz, ancak müşterilerinizin parası yoksa, işletmeniz uzun ömürlü olmayacaktır.
- Kısıtlı iş imkanları. Bütün güzel fikirler bile etkili işlere dönüşemeyebilir. Ürününüzün veya hizmetinizin mükemmel olduğunu ve herkesin buna ihtiyacı duyduğunu düşünmeniz, insanların gelip bu ürünü satın alacakları anlamına gelmiyor. Pazar araştırması konusunda, aile ve arkadaş çevresinde yaptığınız resmi olmayan araştırmayı destekleyebilecek, alan uzmanları tarafından yazılmış bir kaynak bulunmamaktadır.
- Uygulayamamak. Genç girişimciler “milyon dolarlık fikirlerle” kapıma geldiğinde, onlara, fikirlerin tek başlarına hiçbir değeri olmadığını söylemek zorundayım. Olay tamamen uygulama ile ilgili. Zor kararlar vermek ve riske girmek konusunda iyi değilseniz, bu role uygun değilsinizdir.
- Çok fazla rekabet. Hiçbir rekabetçinin olmaması dur işareti niteliğindedir, pazar olmadığı anlamına gelebilir ancak öte yandan, basit bir Google aramasında bile yaklaşık 10 adet rekabetçi buluyorsanız, bu, sektörün oldukça kalabalık olduğu anlamına gelir. Unutmayın, uyuyan devler geri uyanabilir. Yani, Microsoft veya Procter & Gamble firmalarının size göre çok büyük ve çok yavaş olduğunu sanmayın.
- Fikri mülkiyetin olmayışı. Eğer yatırımcılar bulmak veya sektördeki devler karşısında sürdürebileceğiniz bir rekabet avantajı elde etmeyi umuyorsanız, patentler, markalar ve telif hakları için kayıt yaptırmanız, ayrıca, ticari sırları korumak adına, rekabet dışı ve patent dışı bilgilerin korunmasına yönelik anlaşmalar yapmanız gerekmektedir. Fikri mülkiyet, erken evredeki işletmelere, profesyonel yatırımcılar tarafından biçilen değerleri belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
- Tecrübesiz bir takım. Gerçekte, yatırımcılar fikirlere değil, kişilere ödenek sağlar. Yatırımcılar, iş sektöründe en azından başlangıç seviyesine uygun miktarda tecrübe sahibi kişileri, başka bir deyişle, yeni başlanılan bir işi yürütebilecek tecrübedeki kişileri ararlar. Eğer bu sizin ilk seferinizse, yanınızda “daha önce orada olan ve o işi yapmış” bir takım arkadaşı bulundurun, böylece sizin tutkunuz ve onun tecrübesi ideal bir takım oluşturmuş olsun.
- Kaynak ihtiyaçlarını küçümsemek. Önemli kaynakların başında elbette ki para akışı geliyor, ancak diğer kaynaklar, örneğin endüstriyel alandaki tanıdıklar ve pazarlama kanallarına erişebilme imkanı bazı ürünler için daha önemli olabilir. Çok fazla paranızın olması, akıllıca yönetilmediği taktirde, çok az paranızın olması kadar yıkıcı olabilir. Yeni gelir düzeniniz para döngüsünü sağladığını gösterene kadar günlük işlerinizden ayrılmayın.
- Yeterli pazar olmayışı. Kaygan bir kulaktan kulağa pazarlama stratejisi, ürününüzün ve markanızın -bugünlerdeki yeni medya anlayışının amansız saldırıları varken- duyulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamaya yetmez. Viral pazarlama bile zaman ve para isteyen bir hale geldi. Yeterli bir medya aralığında etkili ve yenilikçi bir pazarlama sisteminiz olmadan müsterileriniz veya bir işiniz olamaz.
- Çabucak vazgeçmek. Tecrübelerime göre, birçok yeni girişimcinin başarısız olma sebebi, çabucak yorulması, vazgeçmesi ve işletmeyi kapatmasıdır. Aksiliklere rağmen, Steve Jobs ve Thomas Edison gibi girişimciler, vizyonları doğrultusunda, zorlansalar bile, başarıya ulaşana kadar uğraşmaya devam ettiler.
Girişimcilerin hatalarından sizin öğrendiğiniz en önemli püf nokta nedir? Yorum yazarak bizimle paylaşıbilirsiniz.
Cetvel.co kaynaklı alıntı haberimizi yeni girişim düşünen girişimci adayı okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.