Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) tarafından 18’incisi düzenlenen Araştırma Zirvesi’nin ilk gününde, büyük verinin araştırmalarla akıllı veriye dönüştüğü, veri güvenliği içinse Türkiye’de düzenlemelere ihtiyaç olduğu paylaşıldı. Detaylar haberimizde..
Kamuoyu ve pazar araştırması şirketlerinin ekonomik ve sosyal alandaki çalışmalarını destekleyen TÜAD’ın düzenlediği 18. Araştırma Zirvesi başladı. Açılış konuşmasını TÜAD Başkanı ve GFK Özel Araştırmalar Genel Müdürü Fulya Durmuş’un yaptığı zirvede, araştırma sektörünün, değişen iş dünyası şartlarında nasıl noktaları birleştirdiği tartışıldı.
Durmuş sözlerine şöyle devam etti: “Bu yılki zirvemizin teması Noktaları Birleştirmek. Dijital dünya ile birlikte pazarlamanın ve iletişimin geleceği nasıl şekillendireceği, araştırmanın da bu dönüşüm içinde aldığı konum giderek önem kazanıyor. Özellikle son 3 – 4 yıldır herkesin gündeminde büyük veri (big data) meselesi var. Bu, araştırma sektörünün de en önemli konularından biri. Çünkü artık iletişim ve pazarlama stratejileri kurgulanırken, büyük veri araştırmalarla beraber akıllı veriye dönüşüyor. Dolayısıyla “tüketici ne yapıyor, tüketici ne tür davranışlar sergiliyor, bu davranışı neden yapıyor” verilerinin sentezi, stratejilerin temelini oluşturuyor.”
Risk Almak Lazım
Açılış konuşmaları kapsamında, Çaytaş Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yavuz Sütlüoğlu bütün markaların amacının satmak olduğunu, bunun için de akıllı veriye ihtiyaç duyulduğunu belirterek Çaykur olarak düzenli bir şekilde araştırmalardan faydalandıklarını aktardı. Sütlüoğlu; “Çaykur, dökme çay sektöründe pazarın yüzde 60’ına hakim. Sadece dökme çay ile devam edebilirdi. Ama didi soğuk çayı ortaya çıkardık. Bunu da araştırmalara güvenerek ve risk alarak yaptık” dedi.
TAMPF ve LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük ise ölçülmeyen şeyin bilinemeyeceğini, bilinemeyen şeyin de düzeltilemeyeceğini belirterek araştırmanın önemine vurgu yaptı. Küçük; “İyi giyinmek herkesin hakkı dedik ve 20 yıllık serüvenimizde koyduğumuz evrensel değerlerden taviz vermedik. Çünkü uzun ömürlü olmanın başında evrensel değerlere bağlılık geliyor” dedi.
Veri Güvenliği İçin Düzenlemeye İhtiyaç Var
Pazarlama ile araştırma arasındaki çizgilerin artık belirgin olmadığını aktaran ESOMAR Kamu İlişkileri Yöneticisi Kim Leonard Smouter; “Araştırmalara katılan katılımcılar bunu daha fazla anlamaya başladı. Küresel düzenleyiciler, yetkili merciler bir araya gelerek yeni bir veri koruma mevzuatı oluşturuyorlar. Bu düzenlemeler dünyanın pek çok yerinde Afrika’da, Latin Amerika’da hayattayken Türkiye’de hayata geçmiyor. Neden bu adım atılmıyor? Örneğin 2014 yılında dünya genelinde 250 milyon euro’ya yakın ceza kesildi. Veri güvenliğinde sorumluluk A’dan Z’ye tüm paydaşları kapsıyor.” dedi.
“Beş Yıl Sonra Online Olmayan bir Alışveriş Tarzı Kalmayacak”
E-ticaret ve dijital alışverişin geleceği panelinde ise Nielsen Satış Etkinliği ve Tüketici Araştırmaları Direktörü Didem Şekerel Erdoğan, e-ticaret ve dijital alışverişle ilgili yaptıkları sokak röportajlarını paylaştı. Sokaktaki insanlar için dijital alışverişin artıları şöyle:
1. Mağazadan alışveriş yapmak yoruyor, gecenin bir yarısı evden alışveriş yapılabiliyor,
2. Ürünleri ve kampanyaları karşılaştırma şansı var,
3. En uygun fiyatlı ürünler sadece internette bulunabiliyor.
Peki beş yıl sonra dijital alışverişin geleceğini sokaktaki insanlar nerede görüyorlar?
1. En ucuz ürünün bulunabileceği tek mecra olacak,
2. Online olmayan bir alışveriş biçimi kalmayacak,
3. Arabayla geçerken siparişinizi alabilecek kadar kullanım kolaylığı sağlayacak.
Haberimizi araştırma, e-ticaret, pazarlama sektöründe faal okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.