Deloitte, Sağlık ve İlaç Sektörü değerlendirmesine göre Türkiye, bölgedeki konumunu iyi değerlendirerek Bölgesel İlaç Üretim Üssü ve hatta Bölgesel Ar-Ge Merkezi olabilir. Bunun için ülkenin yeni Aziz Sancarlara ihtiyacı var. Detaylar haberimizde..
Deloitte Türkiye Sağlık ve İlaç Sektörü Lideri Güler Hülya Yılmaz’ın hazırladığı 2016 Değerlendirmesi 2017 Öngörüleri çalışmasına göre 2016'da Türk ilaç sektörünün gelecekteki konumunda önemli rol oynayacak pek çok gelişme oldu. Özellikle, ithalat-ihracat dengesi itibariyle cari açığa olumsuz katkı yapan ilaç sektöründe ithalatı azaltmaya, yerli üretimi teşvik etmeye yönelik politikaların gündeme gelmesi ve buna yönelik çalışmalar öne çıktı.
İlaç sektöründe fiyat ve özellikle yüksek devalüasyondan kaynaklanan kur baskıları, 2016 yılında da olumsuz etki yaratmaya devam etti. Bununla birlikte sektörde değer bazında büyüme yaklaşık %15, hacim bazında büyüme ise yaklaşık %6 civarlarında gerçekleşti. Dünyadaki eğilimlere paralel olarak, Türkiye’de de giderek daha yaşlanan nüfus ve kronik hastalıklarda yaşanan artış ise, ilaç piyasasının önemini artırmaya devam ediyor. Özellikle 2016 yılında, Türkiye’nin Avrasya’ya yönelme eğilimleri neticesinde, sadece Türkiye değil, tüm dünyadaki ilaç üretici ve satıcıları Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin pazar potansiyelini keşfetmeye başladı. Deloitte değerlendirmesine göre Türkiye bu düşünceyle, bölgedeki konumunu gelecek dönemde çok iyi değerlendirmeli.
Sağlık hizmetleri alanında ise bazı Kamu-Özel İşbirliği projelerinin hayata geçirilmesi için yapılan çalışmalar memnuniyet verici olarak gözlemleniyor. Ancak Deloitte’a göre bu projelerin tam anlamıyla başarıya ulaşabilmesi için sadece inşaat boyutu değil, teknik alt yapı, insan kaynağı planlama ve yönetim boyutları ile bir bütün olarak ele alınarak daha detaylı planlanıp geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin Yeni Aziz Sancarlara İhtiyacı Var
Türkiye, akılcı politika ve teşviklerle Avrupa ve Asya arasındaki stratejik konumunu çok iyi değerlendirerek önemli bir cazibe merkezi; örneğin ‘Bölgesel İlaç Üretim Üssü’ ve hatta ‘Bölgesel Ar-Ge Merkezi’ olabilir. Ancak bunun için yerli üretim ve Ar-Ge yatırımlarının daha etkili ve amaca hizmet eden teşvik tedbirleri ile desteklenmesi gerekiyor. Gayr-i Safi Milli Gelir içinde Ar-Ge payını artırmak, tüm temelleri yenilikçi Ar-Ge’ye dayalı olan ilaç sektörü için önemli bir gereklilik teşkil ediyor. Aksi takdirde, Türkiye ‘ithalatçı/dağıtımcı’ statüsünden öteye gidemeyebilir ve gerçek katma değeri yakalama şansını kaçırabilir Teşvik ve destek sağlamanın yanı sıra etkin, katma değerli Ar-Ge projeleri üretilebilmesi adına yakın zamanda Nobel Ödülü’ne layık görülen Bilim Adamı Aziz Sancar gibi iyi yetişmiş bilim insanı kaynağına büyük önem arz ediyor. Bu nedenle, sadece arazi vermek, teşvik sağlamak, bina yapmak yetersiz kalıyor. Özgün Ar-Ge projesi üretebilecek ve insanlığa faydalı buluş yaparak bilimsel çalışmaları yürütüp başarıyla sonuçlandırabilecek, iyi eğitilmiş, yetkin insan kaynağı ve bunun için de özgün ve yaratıcı düşünceyi ve çalışmaları teşvik eden pozitif bilimlere dayalı, bilim ve teknolojiyi takip eden güçlü bir eğitim sistemi olması gerekiyor.
Geleceğin Teknolojisi: Kişiye Özel Akıllı Moleküller
Deloitte değerlendirmesine göre, geleceğin ilaçları hücre ve gen tedavisi yapan ‘kişiye özel akıllı moleküller’ olacak. Bu bakımdan, 2017 ve sonrasında biyoteknoloji çok daha fazla önem kazanacak. Endüstri 4.0 devrimi, sağlık sektöründe de gerçekleştiği takdirde hastalar, ilaç şirketleri, hastaneler, sigorta kurumları ve tüm diğer ilgili paydaşlar birbiriyle etkin ve sürekli iletişim ve etkileşim halinde olabilecek. Bu da ilaçların tedavi etme etkinlik ve verimliliğini ölçmede önemli gelişmeler sağlayacak ve Ar-Ge projelerine daha fazla ilham verecek.
Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.