TÜBA Bilim Ödülleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Sahiplerine Verildi!

2016 yılı "TÜBA-GEBİP, TEÇEP ve Uluslararası Akademi Ödülleri", Cumhurbaşkanlığı himayesinde 1 Şubat 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Detaylar haberimizde..

2016 yılı "TÜBA-GEBİP, TEÇEP ve Uluslararası Akademi Ödülleri", Cumhurbaşkanlığı himayesinde 1 Şubat 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı , Bilimsel Telif ve Çeviri Eser ile Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

1 Şubat 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Türkiye Bilimler Akademisi Ödül Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Her şey gibi bilim de insan içindir. Her medeniyet kendi teknolojisini üretir. Başbakanlığım döneminde F klavye kullanılması talimatı verdim ama bir netice elde edemedik. Neden bu teknolojiyi üreten biz değiliz" dedi.

Henüz Hedeflerimizin Yüzde Yüzünü Gerçekleştiremedik

Henüz hedeflerimizin yüzde 100'ünü gerçekleştiremediğimizi belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hocalarımızı bilime ve insanlığa yaptıkları katkı için şahsım, ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum. Bilim insanlarımızın her birini şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bilimsel telif ve çeviri programı çerçevesinde mühendislik ve sosyal bilim alanında iki bilim insanımızı ödüllendiriyoruz. Kendilerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bilimin, bilimsel çalışmalara verdikleri katkı sebebiyle Türkiye Bilimler Akademisi'nin sayın başkanı ve değerli üyelerini tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanlığı olarak TÜBA, TÜBİTAK'ın projelerini, ödül törenlerini himaye etmemezin sebebi budur. Henüz hedeflerimizi yüzde 100 gerçekleştirdik diyemeyiz. Ama gittiğimiz yolun doğru olduğunu görüyoruz." dedi

Ecdadın Teknolojiside Bizim Medeniyetimizi Yansıtır

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Bilim de insan içindir. Günümüzde ülkelerin ve toplumların güvenlik anlayışları köklü bir değişime uğradı. Eskiden sınırların, çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramı artık ekonomik, sosyal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri içerecek şekilde genişledi. Güvenlik döngüsünün tamamlanabilmesi için bilimden sanata, eğitimden spora, yatırımlardan medyaya kadar geniş bir alanda da mücadele edilmesi gerekiyor. Bu mücadelede başarılı olabilmek için her alanda var olmak, öncü olmak zorundayız. Bize yakışan da budur. Her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültürünü ve değerini üretir. Ecdadımızın en güzel ibadethaneleri inşa etme gayretiyle yaptığı camilerle birlikte, o camilerin inşasında kullanılan teknik ve teknoloji de bizim medeniyetimizi yansıtır."

Teknolojiyi Üretemiyorsanız Değerini de Biçemezsiniz

"Siz kendi teknolojinizi kendi biliminizi üretemiyorsanız, onun kültür ve değerinde belirleyici olamazsınız." diyen Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde kamu kurumlarındaki bilgisayarlarda F klavye kullanılmasıyla ilgili bir genelge yayınlamıştık. Aradan geçen yıllara rağmen bu konuda da ciddi bir ilerleme kaydedilmediğini görüyorum. Çünkü bu klavyenin teknolojisini ve kültürünü belirleyen biz değiliz. Bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde dünyada iyi olan, güzel olan, faydalı olan ne varsa onu almak, kullanmak ve geliştirmek vardır. Bizde ilimde reddiye asla yoktur. Burada sorun bilgisayarın kendisinde değil; o bilgisayarın insanların hayatına nasıl gireceğini, nasıl kullanılacağını vaz eden değerler sistemidir." dedi.

Ar-Ge Çalışanları 200 Binleri Hatta 300 Binleri Bulmalı

Geçtiğimiz 14 yılda bilime, bilim insanlarına bilimsel çalışmalara verilen önemle çok önemli mesafelerin katledildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda biz kısa bir zaman içerisinde ulaşımda, Boğazın gerek altından gerek derinliklerinden, üstünden inşa ettiğimiz dünyada sayılı ilk beş içerisindeki gerek Marmaray gerek Avrasya, Yavuz Sultan Köprüsü'nde kendi bilim anlayışımızı dünyadaki bilim anlayışımızla özdeş haline getirdik. Onu insanımıza sunmanın bahtiyarlığını yaşadık, yaşıyoruz. ARGE harcamalarımız 2015'de 20 milyar doları aştı. Burada aslolan özel sektörün de bu ARGE çalışmalarından nasibini almaları lazım. Herşey devlet dememeleri gerekir. Bu alanda şu anda ARGE'de çalışan personel sayısı göreve geldiğimde 29 bindi, hamdolsun şu anda 122 bine yükseldi. Bu sayının 200 binleri hatta 300 binleri bulması gerekiyor." dedi

FETÖ Üyeleri Beyinlerini Bir Şarlatana Kiralamışlardır

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında Fetullahçı Terör Örgütü'ne de değinerek şunları söyledi: "Tarihimizdeki çalkantı ve istikrarsızlıklara baktığımızda hepsinin arkasında cehaletin, ilmi geriliğin, kültürel yozlaşmanın bulunduğunu görüyoruz. Selçuklu'yu varan haşhaşiler bu boşluktan yararlanmıştır. Osmanlı'daki pekçok sorunun temelinde aynı sorunlar vardır. Bu sorunlarla günümüzde de mücadele ediyoruz. FETÖ denilen şer şebekesi milletimizin eğitim ve yardımlaşma konusundaki hassasiyetlerini istismar ederken en çok bu eksikliklerden yararlanmışlardır. Bu örgütün içindekiler iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler. Ama bu durum hakiketler karşısında beyinlerini bir şarlatana kiralamış olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Atalarımız irfanı ilmin yanına koymuştur. Bir de hikmeti koymuşlardır. İrfan ve hikmet olmazsa o bilginin hiçbir anlamı yoktur."

Hiç Kimse Kağıdın Semerkand'dan Geldiğini Söylemedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Herkes Osmanlı'ya matbaanın geç girmesiyle ilgili ahkam keser. Ama hiç kimse kağıdın Semerkand üzerinden dünyaya yayıldığını söylemez. Bizde şifahanelerde ameliyat yapılırken dünyada neler olduğunu çok iyi bilmemiz gerekir. Her fırsatta İslam mani-i terakkidir diyenler, yani İslam gelişmeye manidir diyenler, tarihimizde İslam amir-i terakkidir, yani İslam'ın gelişmeyi emreden yönünü görmezden gelirler. FETÖ'cüler kim olduğunu unutarak sahibinin dediğini yapan birer mankurta dönüşmüşlerdir. 15 Temmuz'un bu örgütün yaptığını ancak 1 asır önceki işgal günleriyle mukayese edebiliriz. FETÖ'nün uçaklarla parlamentoyu bombalaması ile Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın kapatılması aynı şeydir. Ülkenin en parlak beyinlerini bünyesine toplamakla övünen bir örgütün böylesine ihanet çukuruna yuvarlanması iradesini karanlık bir güce teslim etmesinden kaynaklanıyor. Biz ilah olarak Allah'tan başka hiçbir güç tanımayız, tanımayız. Bizim itikadımızın en önemli başlıklarındandır. Allah'tan başka hiçbir güce biz kul olmadık, olamayız. Kalkıp da siz Pensilvanya'ya iki önemli itikadi başlığı teslim ederseniz orada herşeyi kaybederseniz. Rabbimiz bize Kur'an-ı Kerim'de "akletmez misiniz, düşünmez misiniz?" diyor. Buna karşı onlar "akletme, düşünme, sadece sana söyleneni yap" diyorlar. Bunun adı Kur'an-ı bir ifadeyle cehalettir. Bu cehaletin havuzuna düşmek çok tehlikelidir. Bu kör teslimiyetin ne inancımızda, ne dinimizde ne de bilimimizde yeri vardır." dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü,  burada yaptığı konuşmada, geçen yıl aralık ayında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Bilim Ödülleri Töreni'nin de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirildiğini hatırlatarak, bunun devletin bilime ve bilim insanlarına verdiği önem ve değeri göstermesi açısından büyük anlam taşıdığını söyledi.

Toplumların güçlenmesinin, bilim, teknoloji ve düşüncenin gelişmesiyle eşzamanlı seyir izlediğine işaret eden Özlü, "Bizim tarihimiz de bunun açık bir ispatıdır. Ne zaman ki bilime ve düşünceye önem verdik, üç kıtaya barış ve adalet götüren bir devlet inşa ettik. Ne zaman ki bu vasıflarımızdan vazgeçtik, gerilemeye başladık. Ülke olarak, son 14 yılda, hayatın her alanında çok büyük ve çok değerli gelişmeler gerçekleştirdik." diye konuştu.

TÜBA, NOBEL Kadar Prestijli Ödüller Oluşturmalı

Özlü, Anayasa referandumuyla birlikte, Türkiye'nin yeni ve güçlü bir atılım dönemine daha gireceğine inandığını dile getirdi. Bakanlık olarak gelişmiş ülke standartlarını yakalamak için yoğun gayret sarfettiklerini anlatan Özlü, TÜBİTAK'ı yeniden yapılandırma ve Üretim Reform Paketi çalışmalarını da son aşamaya getirdiklerini kaydetti. Yüksek teknolojili ürünleri yerli imkanlarla tasarlayan, geliştiren, üreten, ihraç eden ve gelirini daha hızlı artıran bir Türkiye inşa edeceklerinin altının çizen Özlü, "Bilim ve teknolojide yakalayacağımız başarılarla, ekonomik ve sosyal hayatta, şehirleşmede, eğitimde, enerjide, çok daha doğru kararlar alan ve bunları çok daha iyi uygulayan bir ülke olmak en büyük hedefimizdir. Bilim toplumuna dönüşmek için bir seferberlik ruhuna ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.

Çocuklara ve gençlere ilim sevgisi ve bilimsel düşünme alışkanlığı kazandırmak için herkesin elini taşın altına koyması gerekttiğini vurgulayan Özlü, birçok insanın ve özellikle de gençlerin dikkatlerinin, bu tören vesilesiyle bilime yöneleceğini belirtti. Ödüle layık görülen bilim insanlarını kutlayan Özlü, TÜBA'dan gelecek dönemde NOBEL ödülleri kadar prestijli küresel ödüller oluşturmasını istedi.

TÜBA-GEBİP, TEÇEP ve Uluslararası Akademi Ödülleri'nin Sahipleri

TÜBA-GEBİP, TEÇEP ve Uluslararası Akademi Ödülleri 2016'nın kazanan isimler listesine aşağıdaki linkler aracılığı ile ulaşabilirsiniz:

  1. TÜBA Akademi Ödülleri 2016 Kazananları
  2. TÜBA-GEBİP Ödülleri 2016 Kazananları
  3. TÜBA-TEÇEP Ödülleri 2016 Kazananları

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tuba.gov.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yazar Emine Cin Ertaş Hakkında

Sinop Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu Emine Cin Ertaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nde "Geri dönüşüm ekonomisi" üzerine tezli yüksek lisans yaptı. Ocak 2014 ile Ocak 2020 tarihleri arasında Girişim Haber'de Baş Editörlük yaptı. Ertaş, Şubat 2020'den bu yana Beykent Üniversitesi'nde Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor