İşçisiyle, işvereniyle, girişimcisiyle hepimiz aynı gemideyiz. İşini sevip sahiplenen; işverenin ve girişimcinin türlü fedakarlıklarla ortaya koyduğu cesarete, yatırıma saygı duyarak emek sarfeden tüm emekçi okurlarımızın ve vatandaşlarımızın 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramınızı tebrik ediyoruz!.
İşçisiyle, işvereniyle, yatırımcısıyla ve girişimcisiyle hepimiz aynı gemideyiz ve gerçek rakibimiz tüm Dünya. Bu farkındalık ile işini sevip sahiplenen; işverenin ve girişimcinin hayatından ettiği fedakarlıklarla ortaya koyduğu cesarete, yatırıma saygı duyarak firmasının ve dolayısıyla ülkesinin gelişmesi için samimi emek sarfeden tüm emekçi okurlarımızın ve vatandaşlarımızın 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramınızı tebrik ediyoruz!
Diğer taraftan aynı farkındalık ile çalışanına çok güzel çalışma koşulları sunan, çalışanını motive eden firma sayımız giderek artıyor. Diğer taraftan işine odaklanan, çalıştığı firmayı kendi firması gibi gören çalışanlarımızın sayısı da giderek artıyor. Ancak yeterli mi? Artık daha fazla farkındalık zamanı ve ekonomi olarak da daha fazla birlik-beraberlik zamanı!
20. Yüzyılda Ülke Olarak Yaptığımız Yanlışlar Yetmedi mi?
20. yüzyılın Türkiye'sinde; işçi kardeşlerimizin haklarının gasp edildiği, işlerin yavaşlatıldığı, sendikaların sürekli grev (çağrısı) yaptığı, işverenlerin siparişlerini yetiştiremediği, şirketlerin iflas ettiği o olumsuz haberleri yeterince okumadık mı?
20. yüzyılda ülke insanı olarak yaptığımız;
- Saat gözetleme, işten kaytarma, işin veriminden çalma, iş yerinde işe değil harici konulara odaklanma, işe değer katmama, iş yavaşlatma gibi
- İşçinin hakedişinden çalma, yasal haklarından çalma, tatilinden çalma, mesaisinden çalma gibi
ufak, günlük ve gayri ahlaki hesapları daha ne kadar yapacağız?
Peki, ülke olarak biz böylesi konularla, büyük gibi görünen ufak hesaplarla oyalanırken Dünya ne yaptı?
Dünya'nın akıllı ekonomileri bu ufak hesaplara girmek yerine, farklı konulara (bilime, teknolojiye, yeniliğe, verime ve diğer pozitif kavramlara) odaklanarak kendi markalarını büyütmedi mi? Büyüye büyüye önce tüm Dünya'daki üretim süreçlerini ve daha sonra satış kanallarını ele geçirip Dünya Ekonomisinin kar marjını kendi ülkelerine akıtmadılar mı? Bugün (siyaseten ve ticareten) tüm dünyaya pazarladıkları özgürlük, toplumsal refah ve kitlesel huzur kavramlarını böyle yakalamadılar mı?
Artık El Ele Verip Birlikte Yükselmenin Zamanı Gelmedi mi?
20. yüzyılda bizim yaptıklarımız da ortada, akıllı ekonomilerin yaptıkları da. Dolayısıyla artık işçisiyle, işvereniyle, yatırımcısıyla, girişimcisiyle hepimiz aynı gemide olduğumuzu, hatta dönüşü olmayan aynı uzay gemisinde olduğumuzu ve gerçek rakibimizin tüm Dünya olduğunu anlamak zorundayız. Çünkü bu hataların hiçbirimize herhangi bir faydası olmadığı gibi günümüze ve geleceğimize çok fazla zararı var.
Artık bu hatalarla uğraşmak, basit ama kolay hesaplar peşine düşmek yerine Dünya'nın geri kalanı gibi; birbirimizi sevmeye, saymaya, anlamaya, üretime ama katma değerli üretime hep birlikte odaklanmak zorundayız.
İşçisiyle, işvereniyle, yatırımcısıyla, girişimcisiyle artık;
- Personelinin / İşçisinin haklarını sonuna kadar veren işverenler olmalıyız ve olacağız.
- Yaptığımız işi kendi işimizi gibi sahiplenip hem tasarruf hemde verim tarafında maksimum fayda sağlayan İşçiler / personeller olmalıyız ve olacağız.
- Koltuklara yapışan veya ayak kaydıran profesyoneller değil, çalışma arkadaşlarıyla alt ve üstüyle ekip olmayı başaran profesyoneller olmalıyız ve olacağız.
- Kendini garantiye alma kaygısıyla klasik iş modellerinden taviz vermeyenler değil, Dünya'nın gidişatına göre iş modellerini (değerlerimizi zemin alarak) yenileyebilen iş insanları olmalıyız ve olacağız.
- Verimlilik ve tasarruf kavramları ile teknoloji ve inovasyon imkanlarından en üst düzeyde faydalanabilen kişiler, şirketler ve kurumlar olmalıyız ve olacağız.
- Biribimizle mücadele eden değil, global rakipleriyle (ortaklaşa) mücadele eden Firmalar, Şirketler olmalıyız ve olacağız.
- Az olsun benim olsun değil, çok olsun bizim olsun diyebilen, ortak iş yapma kültürünü yalnız mücadele yöntemine tercih eden yöneticiler, firmalar, şirketler olmalıyız ve olacağız.
- Ülkesinin ve şirketinin kazancını bireysel kazancından üstün tutan, böylece kendi kazancının uzun vadede zaten artacağını bilen iş insanları olmalıyız ve olacağız.
- İş dünyasını frenleyen, geciktiren, öteleyen, umursamayan değil, aksine önünü açan, fener tutan, yol gösteren, teşvik eden memurlara bürokratlara sahip olmalıyız ve olacağız.
- Dünya trendlerine körü körüne kapılmadan, ekonomisinin ve toplumunun zayıf ve güçlü yönlerini çok iyi analiz ederek buna göre ekonomi modelleri geliştiren bir devlet aklına sahip olmalıyız ve olacağız.
Türkiye olarak Türkiyeli olarak artık bunları yapmak zorundayız. Çünkü Dünya'yı kasıp kavuran ve ekonomik üstünlükler sağlayan ürünler, iş modelleri, şirketler ve markalar ancak böylesi ekosistemlerden çıkıyor.
Özetle; 20. yüzyılda ticaret hayatımızda yaptığımız o ufak hesaplarla hep birlikte kaybetmek yerine, artık büyük resme ve büyük hedeflere odaklanıp el ele verip; çok çalışacağız ve Dünya ekonomisinden en yüksek katma değerler ile pay alıp, boğuştuğumuz tüm problemleri kökünden çözmüş olacağız; hep birlikte huzur ve refah içinde yaşayacağız.
İşçisiyle, işvereniyle, yatırımcısıyla ve girişimcisiyle hepimiz aynı gemideyiz ve gerçek rakibimiz tüm Dünya. Bu farkındalık ile işini sevip sahiplenen; işverenin ve girişimcinin hayatından ettiği fedakarlıklarla ortaya koyduğu cesarete, yatırıma saygı duyarak firmasının ve dolayısıyla ülkesinin gelişmesi için samimi emek sarfeden tüm emekçi okurlarımızın ve vatandaşlarımızın 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramınızı tebrik ediyoruz!