Türk İş Dünyası 21. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi'nde Buluştu!

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) 21. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi, Türk iş dünyasının önde gelen isimleri ile bölge iş insanlarını Ankara’da bir araya getirdi. Detaylar haberimizde..

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) 21. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi,  Türk iş dünyasının önde gelen isimleri ile bölge iş insanlarını Ankara’da bir araya getirdi. 

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 21. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi, bu yıl “Türkiye’nin Yükselen Liderleri” ana temasıyla Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED), Akyurt Sanayici ve İşadamları Derneği (AKSİAD) ve Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) ev sahipliğinde Ankara Sheraton Hotel’de yoğun katılımla gerçekleştirildi.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ve İÇASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akyürek’in açılışını yaptığı Zirve toplantısında, TÜRKONFED ve Londra Borsası işbirliğiyle hazırlanan “Türkiye’nin Yükselen Liderleri” araştırması da açıklandı. Araştırma Yazarı ve Aspen Family Business Group Türkiye Direktörü Burak Koçer’in moderatörlüğünde, Has Tavuk Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, Bites Savunma, Havacılık ve Uzay Teknolojileri CEO’su Uğur Coşkun ve Vector Bilgi Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü Halit Erol Şengünler’in katılımlarıyla gerçekleştirilen panelde ele alınan araştırma; son 3 yılda sürekli yüksek büyüme gösteren şirketlerin sürdürülebilirliğinin Türkiye ekonomisi açısından önemini ortaya koyuyor.

“Yükselen Lider Ülke Olmak İçin, Politikalar Dünyanın Gittiği Yöne Doğru Belirlenmeli”

Dünyanın gittiği yönü doğru okuyan ve politikalarını bu yeni rotaya göre belirleyen ülkelerin “yükselen liderler” olarak öne çıkacağını vurgulayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, “2018 yılında ‘Yükselen Lider Ülke’ olmamız için elimizi ve gövdemizi taşın altına koyma iradesini sürdüreceğiz. Unutulmamalıdır ki, demokrasi, bireysel ve bölgesel gelir eşitsizliklerini giderici etki yapar. Eğer adaleti içimizde tesis edemezsek, adil yargılanma hakkını gözetmezsek, kanaatin kanıt yerine geçtiği bir hukuk sistemi içinde bilerek ya da bilmeyerek yanlışa düşersek, bu durumdan mücadele ettiğimiz güç odaklarının iştahı kabaracaktır. Adaletin o ince terazisi ancak; demokrasi, yargı bağımsızlığı, adil yargılanma ve evrensel insan haklarına uyumla tesis edilir. Orta gelir-orta demokrasi ve orta eğitim tuzaklarını yaratan sebepleri iyi analiz edip, çözümlerini katılımcı bir ruhla, 80 milyon olarak ortak akıl ve vizyonla hep birlikte çözme kararlılığını göstermemiz; toplumda kutuplaşmanın, ayrışmanın ve cepheleşmenin de önüne geçecektir. Başkanlık sistemlerinin yapısında bulunan denge ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi açısından siyasi partiler ve seçim sistemi ile buna bağlı olarak baraj uygulamasının gözden geçirilmesinde yarar görüyoruz. Bu noktada ülkemizin refahı, huzuru, mutluluğu ve kalkınması için toplumun Anayasa’da tanınan özgürlüklerini laik, sosyal bir hukuk devletinin güvencesinde sonuna kadar kullanacağı bir Türkiye inşa etmeye ihtiyacımız var” dedi.

“Yapısal Reformların Alt Yapısı Dijitalleşen Dünyaya Göre Tasarlanmalı”

KOBİ odaklı politikaların büyüme üzerinde çarpan etkisi yarattığını söyleyen Kadooğlu, şöyle devam etti: “İstihdamın yüzde 73,5’ini, toplam cironun yüzde 62’sini, ihracatın yaklaşık 60’ını KOBİ’ler gerçekleştiriyor. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının yüzde 17’si yine KOBİ’ler tarafından yapılıyor. Sürdürülebilir büyüme ve verimlilik artışı ancak KOBİ odaklı politikaların hayata geçirilmesiyle mümkün görünüyor. Önceliklendirilen, iyi anlatılmış ve uygulama kararlığını ispat eden bir reform haritası, Türkiye’yi 2018 yılında küresel ekonomik risklerden ve finansal piyasa oynaklığından koruyacaktır. Dijitalleşme ile birlikte başlayan yeni bir yol haritası ve reform ihtiyacı her zamankinden daha da önemli hale gelmektedir. Devlet teşviklerinde en önemli eksiklik denetim noktasında yaşanmaktadır. Ölçülmeyen hiçbir teşvik amacına ulaşmış teşvik değildir. Yüksek katma değer yaratacak sanayi temelli büyümeye odaklanmak için teşvik çok önemli bir kaldıraçtır. Teşvik ve desteklerin hedef yatırımlara dönüşmesi için, kontrol ve denetimler noktasında bir mekanizma kurulması kritik önemdedir. Odak sektörlerin tespit edilmesi, gerçekten teknoloji getirecek, verimlilik ve kapasite artıracak yatırımların teşvik edilmesi, sonuçlarının da ölçülmesi gerekmektedir. Türkiye’nin Yükselen Liderleri’ne ve odak sektörlere yönelik vergi, teşvik, mevzuat kolaylığı gibi özel politikaların ortaya konması, yapısal ve ekonomik dönüşümlerine katkı sağlanması gerekliliği, ekonomimiz açısından vazgeçilmezdir. Bu kapsamda; kurumlar, eğitim kalitesi ve istihdam piyasası ile iş ortamı geliştirilmesi gereken 3 ana alan konumundadır. Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması, yüksek gelirli ülkeler arasında yer alması için yapısal ve ekonomik reformların altyapısı, dijitalleşen dünya gerçeği dikkate alınarak tasarlanmalıdır.”

“Geleceğimize Odaklanarak Türkiye İçin Beraber Yeni Bir Öykü Yazalım”

Orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelirli ülkeler arasına girebilmek için, istihdam yaratan ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin çok önemli olduğunu ifade eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise şunları söyledi: “Küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye için, en kritik konu insan kaynağımızın niteliğidir. Eğitim; ekonomik boyutta büyüme, rekabet gücü ve verimlilik artışı için, sosyal boyutta ise katılımcılık, gelir dağılımı, yoksulluk, sosyal uyum ve çevrenin korunması gibi konuların merkezinde yer aldığı için, tüm ülkelerde önemli bir reform alanını oluşturuyor. Eğitime yapılan yatırımlar, özellikle de niteliği artıracak yönde yapıldığında uzun dönemli ekonomik büyümeye ve sosyal kalkınmaya muazzam bir katkı sağlıyor.

Beşeri sermayenin niteliğinin yüksek olması, ülkelerin yeni teknolojilere adapte olması bakımından da önem taşıyor. Temel dinamosu ‘Dijital Dönüşüm’ olan 4.Sanayi Devrimi’ni yakalamak için, bu değişimi hem teknolojik hem de insani boyutlarıyla ele almak zorundayız. Küresel rekabet gücü yüksek ve toplumsal refahı gelişmiş bir ülke olma yolunda ilerlerken; bilim, teknoloji, inovasyon ve üretimde seviyemizi yükseltmeye odaklanan bir eğitim sistemi, gerçekten de milli menfaat meselemizdir. İş dünyası olarak, eğitim konusunu sadece ekonominin değil, ülkemizin geleceğinin güvencesi olarak görüyoruz. Kadınların başta eğitime, ekonomik hayata ve yönetim kademelerine katılım başta olmak üzere, toplumsal yaşamın her alanında eşit fırsatlara ve katılım düzeyine sahip olması, ülkemizin önceliklerinden biri olmalıdır. Kadınsız bir toplum nasıl düşünülemezse, kadınsız bir iş dünyası da düşünülemez. Hem kamu ve siyasette, hem de özel sektörde daha fazla sayıda kadını yönetim kademelerinde görmemiz, çağdaş Türkiye’ye yakışan bir tablo olacaktır. İstiyoruz ki artık sadece bu çeyrek ya da bu yıl yüzde kaç büyüdüğümüzü konuşmakla yetinmeyelim. Artık, bu yüzyılın, 21.yy’ın Türkiye’sini, ekonomisini, eğitimini, sanayisini, dijitalleşmesini, kurumlarını konuşalım. Kısa vadeli perspektiften çok, geleceğimize odaklanarak Türkiye için beraber yeni bir öykü yazalım.”

“Hızlı İade Sisteminden KOBİ’ler de Yararlanmalı”

İÇASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akyürek şöyle dedi: “Ankara’da ihracat yapan firmalarımızın 250 milyar TL KDV alacağı bulunmaktadır. Hızlı İade Sistemi’nden büyük ölçekli kurumların hızlı yararlandığı gibi KOBİ’lerin de yararlanmasını, kademeli iade uygulaması ile KOBİ’lerinin nefes alması ve rahatlamasını bekliyoruz. 2023 hedeflerinde 500 milyar dolar ihracat hedefleniyor, bunun yüzde 12’si 60 milyar dolarlık KDV iadesi gerektiriyor. Yıllık iade miktarı 12 milyar dolar. 500 milyar dolar ihracatı yakalayabilmek için mevcut iade miktarının 5 kat daha artırmak gerekiyor. Bunun için üretenin, ihracat yapanın, kamu kurumları ile uyumlu ve olumlu çalışıp, aynı heyecana odaklanması önem kazanıyor. Vergi ve yatırım teşvikleri yeni oluşacak yatırımlara kanalize ediliyor. Aynı sektördeki yatırımcıya, yeni yatırımcı rakip oluyor. Yeni yatırımcı öğrenme ve gelişme sürecinde üretimde yetişmiş eleman bulmakta zorluk çekerken, kaynak israfı ortaya çıkıyor. Kamunun iyi niyetle yeni yatırımcıyı teşvik ederken, aynı sektöre yıllarını veren işletmeleri, üreticileri de göz önünde bulundurması bu nedenle büyük önem taşımaktadır.”

TÜRKONFED Zirve Bildirisi, Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk tarafından okundu.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yazar Emine Cin Ertaş Hakkında

Sinop Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu Emine Cin Ertaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nde "Geri dönüşüm ekonomisi" üzerine tezli yüksek lisans yaptı. Ocak 2014 ile Ocak 2020 tarihleri arasında Girişim Haber'de Baş Editörlük yaptı. Ertaş, Şubat 2020'den bu yana Beykent Üniversitesi'nde Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor