“Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 45’i, en büyük 1000 sanayi kuruluşunun da 153 tanesi gıda ve içecek sanayisinde” diyen Hisarcıklıoğlu, markalaşma konusunda ise “Dünya markası çıkaramıyoruz. Elimizdeki bu tarım imkanları ve sanayileşme birikimi ile gıda alanında marka çıkarmamız lazım.”
Tematik Medya tarafından yayınlanan aylık tarım ve kültür dergisi tarlasera Mart sayısında TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile görüştü. “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 45’i, en büyük 1000 sanayi kuruluşunun da 153 tanesi gıda ve içecek sanayisinde” diyen Hisarcıklıoğlu, markalaşma konusunda sorunlar yaşandığını da ekliyor: “Dünya markası çıkaramıyoruz. Elimizdeki bu tarım imkanları ve sanayileşme birikimi ile gıda alanında marka çıkarmamız lazım.” diyor.
Büyük bir hızla sanayileşen tarım, yalnızca Türkiye’de değil dünyada da geleneksel sanayi kuruluşlarının başlıca çalışma alanlarından biri haline geldi. Türkiye’nin en önemli sanayi kuruluşlarından biri olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de uzun zamandır tarıma ayrı bir önem veriyor. Türkiye’nin ilk lisanslı deposu, ürün laboratuarları, ürün borsası gibi çalışmalar TOBB’un bu alanda öncülüğünü yaptığı yatırımlardan bazıları. Aylık tarım ve kültür dergisi tarlasera’nın görüştüğü TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Tarımda sanayileşmeyi başardık. Ancak şimdi üç temel problemimiz var: Küçük arazi yapılarımız, sulama ve ürün planlaması” şeklinde konuşuyor.
2013 yılında tarım sektörünün yaklaşık 120 milyar TL’lik katma değer ürettiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Sektördeki hasılamız dünyadaki 130 ülkenin toplam GSMH’sinden daha büyük. Ayrıca ülke nüfusumuzun tam 3’te 1’i bu sektöre doğrudan bağlı. Tarım hem ülkemizin zenginliğinin artırılması, hem vatandaşlarımızın refah düzeyleri, hem de bir milli güvenlik meselesi olarak ‘vazgeçilmezimiz’dir” diyor.
2050 yılında dünya nüfusunun geleceği nokta ve olası gıda sorunu dünyada tarımın önemini arttırıyor. Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de de gıda ve tarımın stratejik öneminin algılandığı görüşünde. “Özellikle son yıllardaki gelişmeler tarım politikalarının küresel anlamdaki önemini açıkça ortaya koydu. Son 2 yıl içinde Hindistan ve Çin’deki pamuk politikaları tüm pamuk üreten ülkeleri etkiledi. Yine aynı şekilde Rusya ve Orta Asya’daki buğday üretiminde yaşanan sorunlar tüm dünyada hızla fiyatlara yansıdı” diyen Hisarcıklıoğlu, “Bütün bunlar bize bir kez daha gösterdi ki; tarımı artık sadece ülke ihtiyacını gözeterek dizayn edemeyiz. Tüm dünyadaki tüketim, üretim ve fiyat eğilimlerini takip ederek tarım politikamıza yansıtmak zorundayız” diye konuşuyor.
Hisarcıklıoğlu’ya göre Türkiye tarımının 3 temel problemi bulunuyor: “Birincisi; tarım arazilerimiz çok küçük, bu yüzden verimli ve kaliteli üretim yapmak çok zor. Öncelikle arazilerin gerçekten tarımla uğraşan aile fertlerinde toplanması lazım. İkinci sorunumuz sulama. Hızla tarım arazilerimizi suyla buluşturuyor olmamız gerekiyor. Burada da çok önemli gelişmeler var. Örneğin GAP, bölgenin tarım hasılasını 3’e katlayacak bir iş. Yine aynı şekilde KOP projesi tahıl ambarımız olan Konya ovasının su ihtiyacını karşılayacak. Üçüncüsü ise ürün planlaması sorunu. Bizde iş anam-babam usulü gidiyor. Bu durumda üretici kazanamıyor, kaynaklar da israf oluyor. Burada genel planlama devlet tarafından yapılmalı. Tüm arazi yapıları incelendikten sonra, ülkemizin ve dünyanın üretim-tüketim eğilimleri de dikkate alınarak bölgelere göre nokta atışı sübvansiyonlar verilmeli.”
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin artık detaylı bir toprak haritasına da sahip olduğunu hatırlatarak: “Toprak haritasının yanı sıra, rekolte tespitinin uydudan yapılması için de çalışmalar tamamlandı. Şimdi yapmamız gereken; bu bilgileri birleştirerek özel sektörle, tüccar ve sanayiciyle istişare ederek sübvansiyon politikalarının buna göre oluşturulması ve üreticilerimizin bu politikaları takip etmesi.” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye tarımının sanayileşmeyi başardığına inanıyor. “Gıda ve tarım ihracatımız 16 milyar dolara ulaştı. Bu ihracatın 3’te 2’si de işlenmiş sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 45’i, en büyük bin sanayi kuruluşunun da 153 tanesi gıda ve içecek sanayisinde” diyen Hisarcıklıoğlu, öte yandan markalaşma konusunda sorunlar yaşandığını da belirterek: “Dünya markası çıkaramıyoruz. Elimizdeki bu tarım imkanları ve sanayileşme birikimi ile gıda alanında marka çıkarmamız lazım.” dedi.
Haberimizi tarım alanında faal olan okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.