Her Sanayi Bölgesine Bir İnovasyon Merkezi Açmamız Gerekiyor!

Salih Keskin: “Küresel rekabet endeksinin 2012 verilerine göre ülkemiz “inovasyon” başlığında 69. sırada yer almakta. Aynı endeksin “iş dünyasının gelişmişliği” başlığında ise ülkemiz 80. sırada." Detaylar haberimizde..

Küresel rekabet endeksinin 2012 verilerine göre ülkemiz “inovasyon” başlığında 69. sırada yer almakta. Aynı endeksin “iş dünyasının gelişmişliği” başlığında ise ülkemiz 80. sırada. Yine aynı endeksin “iş gücü piyasalarının etkinliği” başlığında ise 47. sırayı işgal ediyoruz.

Bu sıralamalar içerisinde bulunduğumuz yerler çok da iç açıcı gözükmüyor. Kaldı ki “finansal piyasaların gelişmişliği” başlığında ise durum daha vahim; 133. sırada yer alarak hemen hemen en sonlarda bir yerlerde duruyoruz. Madem dünyayla ciddi rekabet ediyoruz diyoruz, hızlı büyüyoruz diyoruz; o zaman bu sıralamalar neyi ifade ediyor? Ya biz çok yavaşız, bir türlü tam yol alamıyoruz veya dünya çok hızlı gidiyor.

Eğer bir yerlerden başlanacaksa eğer bu yerlerden bir tanesi de sanayi bölgeleri olmalıdır.  Öncelikle her sanayi bölgesine bir “inovasyon merkezi” kurmak gerekir. Böylelikle sanayi bölgelerindeki firmaların değişime adapte olması için belli bir zemin oluşturulmak söz konusu olacaktır. Aslında ülkemizde eksik olan şeylerden bir tanesi de firmalara dışarıdan inovasyon yapan firmalardır. “İnovasyon merkezi” zaman içerisinde inovasyon yapan firmaların da pazarda yerini almasını sağlayacaktır.

Bilgi üretebilmek ve bilgiyi değere dönüştürebilmek ancak inovasyon ile mümkün olur. Bu nedenle GSYİH’ dan AR-GE’ ye ve inovasyona daha çok pay ayrılması, alt yapının buna göre dizayn edilmesi gereklidir. Dünyanın birçok ülkesi kendi küçük - orta boy firmalarının Ar-Ge ve inovasyon yapma süreçlerini sübvanse etmiştir ve etmeye de devam etmektedir.

Firmaların inovasyon konusunda mesafe kaydetmeleri onların entelektüel sermayeyi iyi kullanıp kullanmaması ile yakında ilgili bir durumdur. Önümüzdeki dönem firmaların fizik ve finansal değerlerinin değil entelektüel değerlerinin öne geçtiği ve firmanın ayakta kalıp kalmayacağını belirleyecek ana parametrenin de entelektüel değerleri iyi kullanıp kullanamayacağı bağlı olacağı bir dönem olacaktır.

Dünyada bilgi ekonomisinin yerini yaratıcı ekonomi almaya başlamıştır. Yaratıcı ekonomi aynı zamanda yaratıcı kişilerin istihdam edilmesini gerektirmektedir. Firmanın inovasyon stratejisi ve inovasyon için yapılan harcamaları inovasyonun ortaya çıkmasında önem taşıyan faktörlerdir.

Yaratıcı ekonominin öne geçmesi süreci ile buna bağlı gelişmeleri iyi anlamak ve yaratıcı ekonominin üretim unsurlarından olan inovasyon merkezlerinin aşama aşama ülkemizde ki sanayi bölgelerine kurulması fikri firmaların geleceği açısından oldukça önemlidir. Sanayi bölgelerinde kurulmaya başlanan teknokentler, inovasyon merkezleri ile aynı şey değildir.

Sanayi bölgelerinde kurulacak “inovasyon merkezi”, o bölgedeki ağırlıklı olan sektörlere yönelik yenilik ve değişim taleplerinin karşılandığı ve her aktörün fiili olarak içersinde aktif yer alacağı merkez özelliği taşıyacaktır. Teknokentler ise içerisinde seçilmiş az firmanın yer aldığı ve kendi konularında farklı başlıklarda destek alabildiği yerlerdir.

Sanayi bölgelerinde kurulacak “inovasyon merkezi” aynı zamanda, bir inovasyon kültürü oluşturması açısından da ayrıca bir öneme sahip olacaktır. İnovasyon merkezleri bölgede yer alan firmalara nasıl inovasyon yapılacağına yönelik aşamaların öğretildiği ve uygulama adımlarının gösterildiği yerler özelliği taşıyacaktır.

Sanayi bölgeleri daha çok küçük ve orta boy firmaların bir arada olduğu yerlerdir. Bütün dünyada küçük ve orta boy firmaların temel özelliği kıvrak olmalarıdır. Değişen koşullara hızlı adapte olurlar. “İnovasyon merkezleri” küçük ve orta boy firmaların dünyanın değişen koşullarına uymalarını ve sektörel trendlere hangi modellerle cevap vereceği üzerine ciddi bir bakış açısını geliştiren yerler olacaktır. “İnovasyon merkezleri” bir nevi küçük ve orta boy firmaların değişim merkezleri olarak sanayi bölgelerinde işlev üstlenecek olan yerler olacaktır.  

Yazının başında verdiğimiz küresel inovasyon endeksindeki sıralarımızın daha üstlere taşınması için hem kamu ve hem de özel sektör olarak bir şeyler yapmak durumundayız. Firmalarımız dünya devleriyle rekabette çok zorlanmaktadırlar. Dünyadaki gelişen dinamikler konusunda firmalarımızın bilgilendirilmesi ile nasıl tedbirler alacağı konuları oldukça önemli bir konulardır ve ülkemizin geleceğini de yakından ilgilendirmektedir. Bazı ülkeler inovasyon başlığında kendilerine göre stratejik alanlara ciddi şekilde odaklanmış durumundadırlar.  Bizimde inovasyon bağlamında stratejik alanlarımızı fazla zaman geçmeden belirlememiz gerekmektedir.

İnovasyon odaklı makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yazar Salih Keskin Hakkında

Salih Keskin, kreatif düşünce modellerinin üretimi ve inovasyon üzerine iş dünyasında, üniversitelerde ve sivil toplum örgütlerinde eğitimler vermekte, danışmanlık ve araştırmalar yapmaktadır. Halen İstanbul Kültür Üniversitesinde Öğretim Üyeliğine devam etmekte olan yazar aynı zamanda inovasyon konusunda kitaplar ve makaleler yazıyor. Yazar kaleme aldığı inovasyon odaklı yazılarıyla artık Girişim Haber okurlarının da ekranında.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor