"No pain, no gain" deyimi bizim dil coğrafyamızda da genellikle "Kolay kazanç yoktur." diye bir tabir sıklıkla kullanılmaktadır. Evet, kolay kazanç yoktur. Hangi işi yaparsak yapalım kazanç istiyorsak mutlaka azda olsa acı olacak.
İngilizce bir deyim olan "No pain, no gain" deyimi "Acı yok, kazanç yok" şeklinde motamot çevrilse de bizim dil coğrafyamızda da genellikle "Kolay kazanç yoktur." diye bir tabir sıklıkla kullanılmaktadır. Evet, kolay kazanç yoktur. Hangi işi yapmak istersek isteyelim mutlaka az da olsa bir risk vardır. "Risk büyüdükçe kazanç da büyür." diye bana göre biraz tartışmalı olsa da bir inanış da vardır.
"Girişimciyim O Halde Risk Alıyorum"
Risksiz bir girişim olamaz. Risk moda deyimle girişimin fıtratında vardır. Risk alırız, çünkü fikirlerimizin güçlü olduğuna inanır, büyük kazançlar elde edeceğimizi umarız. Bu inanç ve kazanç beklentisi öyle bir sarhoşluk, öyle bir adrenalin patlaması yapar ki bünyemizde; işin başında vaktimizi, nakdimizi, itibarımızı, en yakınlarımızın birikimlerini, girişim fikrimize ikna ettiğimiz başkalarının sermayelerini, sağlığımızı ve hatta hayatımızı bu inanca rehin ettiğimizin farkında olamayız. Bu tatlı hayaller sarhoşluğu, bu adrenalin patlaması bizim işin bünyesinde var olan risk unsurunu biraz (!) hafife almamıza neden olur. Ancak konu çok açıktır: Girişimciyim o halde risk alıyorum.
Risk alırken, tamam bungee jumping yapmıyoruz. Bungee Jumping yaparken bile ipin sağlam olmasına, ayak ve bacaklarımız sıkıca bağlanmasına ve başkaca güvenlik önlemlerine dikkat ediyoruz.
O halde risk alırken de iki şeyi akılda tutmakta fayda var:
- Vakti ve nakdi bir iş için ayırmaya karar verdiğimizde, alelacele bunların hepsini riske etmemiz gerekmez, ölçülebilir riskler de vardır.
- Bir girişim tamamen riskler zinciri değildir. Bir girişime başlarken girişimin başarısına katkıda bulunacak sahip olduğumuz ve güvendiğimiz şeyler de vardır.
Kurum içi, kurum dışı, kişisel girişimlerde, atılımlarda bulunurken karşı karşıya kalacağımız riskleri asgariye indirmek için güvenmemiz gerekenleri öyle sıralayabiliriz: Fikrimize güvenmeliyiz. Sıfırdan bir şeyler inşa etmek için iyi bir fikrimizin olması gerekmektedir. Kafamızın içinden çeşitli zamanlarda çeşitli vesilelerle bizi heyecanlandıran, tatlı hayallere sürükleyen bir sürü fikir gelip geçer. Fakat girişimimizin başarılı olması için farklı, güvenilir fikirlerin elde olması gerekir.
Fikrimiz, potansiyel müşterilerimizin bir veya birden fazla sorununa çare olabiliyor mu?
İnsanların yaptıkları işin süreçlerine destek, yardımcı oluyor mu?
Ya da sanayi, iş dünyası ya da toplumun bir kesimi için tamamen devrimci, yenilikçi bir çerçeve oluşturuyor mu?
Fikirlerimizin maliyetleri düşüren, tasarrufu sağlayan ve rekabetçi bir yanı var mı?
Bütün bunların yanı sıra bu fikri bugün ve yarın tutkuyla savunabilecek miyiz?
En riskli fikirler de moda fikirlerdir. Bu tip fikirler başka fikirleri olanlar tarafından takip edilir ve rekabetçi bir eko sistemde işlerin çok daha fazla rekabetçi olmasına neden olur. Ancak moda fikirlerden de korkmamak lazımdır. Bazıları ümit ettiğimizin ötesinde güzel işler yaparlar.
Duygusal Sağlığımıza güvenmeliyiz. Keder, üzüntü hayatın gerçeklerindendir. Başlangıçta girişimciler tarafından bu husus hafife alınır. Tutkular da hafifleme olduğunda tünelin sonundaki ışık kayboluyor gibi olur ve küçük şirketler tehlikeye düşer. Arkadaşlar, aile, ortaklar kendilerini yangın yerinde yanıyor gibi hisseder. Bu nokta inançtan şüpheye geçildiği noktadır. Bu noktada kendinizi ve diğerlerini projenizin inanılır, güvenilir ve ulaşılabilir olduğuna inandırmanız bakımından çok vakit alır. Bu nokta da, size bir perspektif, duygusal destek verecek mentor bulmak çok faydalı olacaktır. Mentor bu durumun kontrol altına alınabilmesi için bir terapist gibi çalışacaktır. Mentorun çalışmalarına destek olarak, kendiniz sosyal hayattan soyutlamamalı networkünüzü genişletmeli ve sektördekilerle arkadaşlıklarınızı kuvvetlendirmelisiniz.
Duygusal sağlığımız yerinde oldukça risklerin etkisi azalır, sorunların çözümü kolaylaşır. Özenli para harcama yeteneğimize güvenmeliyiz. Çalışırken, girişime başlarken cebimizdeki ve başkalarının cebindeki parayı harcayacağız. Sadece kendimizinkini değil, başkalarınınkini de riske atacağız. Bu durumun bir kumara dönüşmemesi için gerekli özeni göstermeliyiz. Girişime başlamadan çalışıp gelir elde ettiğimiz bir işimiz varsa hemen bırakmamalıyız. Mali bir hedef belirleyerek, çok düzenli kontroller yapmalıyız. Har vurup harman savurmadan devam eder, masrafları düşük tutarak, tasarrufa önem verirsek aile saadeti devam edecektir.
Anahtar üyelerimize güvenmeliyiz. Şirketler, girişimler tek kişilik bir gösteri değildir. Bize destek veren, girişimimiz destekleyen üyeler vardır. Girişim zaman içersinde yol aldıkça yeni üyeler katılır yolculuğumuza. Her yeni üye girişimin kilometre taşıdır. Yeni üyeleri girişime entegre etmek için özen göstermeli ve çalışmalıyız. Yeni üyeler elde etmek için de çalışmalıyız. Doğacak (ya da yeni doğmuş) bebeğimizi ellerine alacak güvenilir yeni üyelere ihtiyacımız vardır. Bizimle aynı görüşü paylaşan, yatırım yapan, bir birini karşılıklı olarak kabul eden güvenilir kimselerdir bu üyeler. İlk üyeler ortaklardır. Sizden sonraki ikinci ortak girişimin geliştiricisi olmalı, iyi program yapmalıdır. İhtiyaç olmadan kimseyi ortak yapmamalıyız ama ihtiyaç olduğunda güvenilir bir üyeyi hedefimize ulaşmak için bünyeye katmaktan çekinmemeliyiz.
Danışmanlara güvenmeliyiz. Her ne kadar güzel bir fikir sahibi olup, güzel bir plan yapsak ta öngöreceğimizden daha fazla paraya, kaynağa ihtiyacımız olacak, önceliklerimiz farklı olacak. İster iş, ister ruhsal bir hedef, ister yeni bir kariyer, isterse de yeni çocuk elde etmek için işe koyulan bir yoluculuğa çıkmıştır ve karşılaşacakları ile ilgili temel fikirleri vardır. Bunları yapanlar bizlere bir şeyler söyler. Parasal konular, işlerin süreci ve daha başkaca faktörler söz konusu olacaktır. Fakat duman dağılınca elimizde olan kabataslak bir plandır. Ve önümüzde gidebileceğimiz daha fazla insan, daha fazla para, daha fazla malzeme gerekecek birçok yol vardır.
Bu nedenle hedefler ve arzular için riskleri en aza indirecek güvenilecek danışmanlara açık olmak lazımdır. Girişimci olmak çok keyifli bir iştir. Ama sen risk almaya hazır mısın?
Dr. N. Sezgin Özaytekin'in kaleme aldığı TUGİM kaynaklı alıntı makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.