Ar-Ge’ye En Fazla Önem Veren Sektör Savunma Sanayi

TOBB Türkiye Savunma Sanayi Meclisi toplantısına katılan Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, savunma sanayini, Ar-Ge ve teknolojik gelişime en çok önem veren sektör olarak nitelendirdi. Bayar, güçlü savunma sanayinin, güçlü yan sanayi ile mümkün olduğuna dikkat çekerken, sektörün 2011 yılında, 1 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasını umut ettiklerini dile getirdi. Türkiye Savunma Sanayi Meclis Başkanı Yılmaz Küçükseyhan ise, sektörün uzun vadeli vizyonlara ihtiyacı olduğunu vurguladı.

TOBB Türkiye Savunma Sanayi Meclisi toplantısına katılan Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, savunma sanayini, Ar-Ge ve teknolojik gelişime en çok önem veren sektör olarak nitelendirdi. Bayar, güçlü savunma sanayinin, güçlü yan sanayi ile mümkün olduğuna dikkat çekerken, sektörün 2011 yılında, 1 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasını umut ettiklerini dile getirdi. Türkiye Savunma Sanayi Meclis Başkanı Yılmaz Küçükseyhan ise, sektörün uzun vadeli vizyonlara ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Türkiye Savunma Sanayi Meclisi, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’ın ve çok sayıda özel sektör temsilcisinin katılımlarıyla bir araya geldi. Müsteşar Bayar, Meclis’in 2006 yılından beri sektörün sesi olduğunu, böylesi önemli ve etkin bir platforma, hem kamu kurumları, hem de savunma sanayi şirketleri tarafından, sahip çıkılması gerektiğine dikkat çekti.

“Sektörel gelişim için güçlü yan sanayi şart “

Müsteşar Murad Bayar, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) 2007 – 2011 Stratejik Planı çerçevesinde gelinen noktayı ve 2009 yılı sektör değerlendirmesini meclis üyeleri ile paylaştı. Bayar, sanayileşme ve teknoloji boyutlu stratejik plan kapsamında, 2011 yılı için, sektörde kişi başı 250 bin dolar ciro ortalamasına ulaşılacağını hedeflediklerini söyledi. En önemli hedeflerinden birisinin de, savunma sanayinde KOBİ ve yan sanayi entegrasyonunun geliştirilmesi olduğunu dile getiren Bayar, güçlü savunma sanayinin güçlü yan sanayi ile mümkün olduğuna dikkat çekti.

Toplantıda, sözleşmeler kapsamında yerli yan sanayiye, en az yüzde 20 iş payı düşeceğini ifade eden Bayar, bu amaca ulaşmak için yan sanayiyi güçlendirici faaliyet ve uygulamalar gerçekleştirildiğini belirtti. Bayar, ASELSAN’ın STAMP Projesi’nde, yüzde 63 yan sanayi payı ve 36 alt yüklenici ile; OTOKAR’ın 3-4 Ton TTA Projesi’nde yüzde 27 yan sanayi iş payı ve 150 alt yüklenici ile çalışmasını, yan sanayi ile ilgili olumlu gelişmelere örnek olarak gösterdi. Bayar, sadece Ankara OSTİM’de, 72 tane şirketin savunma sanayine hizmet verdiğini belirtti.

“Risk çok yakın, yaratılan talebe cevap vermek gerekir”

Ciddi tanıtım faaliyetleriyle, sektörün kapasitesinin üzerinde bir talep yaratıldığına dikkat çeken Savunma Sanayi Müsteşarı Bayar ,“İlgi yaratıldı ancak, reaksiyon vermek lazım.

Risk çok yakın. Yaratılan talebe cevap vermek gerekir” dedi. Toplantıda, sektörün yaratılan uluslararası talebe karşılılık verilebilmesi halinde, 2011 için hedeflenen 1 milyar dolarlık ihracatın, çok rahat gerçekleştirileceğini vurgulayan Bayar, uluslararası ilişkiler alanında da, stratejik işbirliklerini geliştirmek ve NATO savunma projelerinde Türk savunma sanayi payının arttırılması gibi, hedeflerinin bulunduğunu anlattı.

2009 yılı sözleşmelerinin yüzde 90’ı Türk müteahhitlerle imzalandı

Bayar, SSM tedarik yaklaşımının TSK içinde genel anlamda kabul gördüğünü ve mevcutta Stratejik Hedef Planı (SHP) ve On Yıllık Tedarik Planı (OYTEP) projelerinde, birincil öncelik olarak yurtiçi özgün tasarım ve geliştirmeye dikkat edildiğini ifade etti.

Sektör toplantısında, 2009 yılı için sözleşme bedeli bazında, proje dağılımına ilişkin; yüzde 24 yurtiçi geliştirme, yüzde 57 ortak üretim, yüzde 9 şirketler birliği ve yüzde 10 yurtdışından alım gerçekleştiği belirtildi. Bayar, bu oranlardan bedeli 24 milyar dolar olan sözleşmelerin yüzde 90’ının yerli üreticiyle imzalandığına dikkat çekti. Yurtiçi geliştirme projelerinde, önemli ve yoğun faaliyetlerin devam ettiğini sözlerine ekleyen Bayar, OTOKAR’ın Altay projesini, İstanbul Tersanesinin Milgem Projesini, TAI’nin Atak Helikopteri’ni, Havelsan’ın Genesis Projesi’ni, Aselsan’ın Füze İkaz Projesi’ni ve Roketsan’ın Tanksavar Füze’sini başarılı örnekler olarak sıraladı.

"Hedefimiz Ar-Ge’ye daha sistematik bir kaynak ayrılması"

Ar-ge ve mükemmeliyet ağları (MÜKNET) için her yıl düzenli kaynak ayrılmasının sağlanacağına değinen Bayar, savunma sanayini Ar-Ge ve teknolojik gelişime en çok önem veren sektör olarak nitelendirdi. Toplantıda, Ar-Ge Kanunu kapsamında açılan Ar-Ge merkezlerinde, en yüksek Ar-Ge mühendis sayısının, savunma sanayi şirketlerine ait olduğu kaydedildi.

Ar-Ge projelerinde, yurtdışından temin edilen hassas malzemeye koordine olunması gerekliliğine dikkat çeken Bayar, “Nihai ürün içindeki kritik malzeme ve parça sanayicilerinin Ar-Ge hedefi olmalı” dedi. Ar-Ge programlarındaki, devletle risk paylaşımından da bahseden Bayar, strateji belirleme ve yol haritası çizerek kamu otoritelerini yönlendirmede, ana yüklenicilere ciddi görevler düştüğünü kaydetti.

"Offset kredilerini etkin kullanmak sektörün görevi"

2009 yılında 4,485 milyar dolarlık offset kredisi gerçekleştiğini belirten Bayar, bankalarda savunma ve havacılık sektörlerine ayrılan 2,4 milyar dolarlık imkânın, etkin kullanılmasının sektörün elinde olduğunu ifade etti. Bayar, offsetin dünya şirketleriyle kalıcı ilişkiler kurmak maksatlı bir enstrüman haline getirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Bayar ayrıca, 2011 IDEF Savunma Sanayi Fuarı’nın önemine vurgu yaparak, “Önemli bir kilometre taşı. Bugüne kadar yürüttüğümüz projeleri orada sergileme imkânı bulacağız” dedi.

“Savunma sanayinin uzun vadeli vizyona ihtiyacı var”

Türkiye Savunma Sanayi Meclis Başkanı Yılmaz Küçükseyhan ise, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ihtiyaçlarının planlandığı, Türkiye Milli Askeri Stratejisi (TÜMAS) kapsamında; tedarik için SHP ve bütçe imkânları göz önünde tutularak, OYTEP’lerin oluşturulduğunu hatırlattı. Sektörün bu şekilde önünü göremediğini ve ancak kısa vadeli proje bazlı hedefler koyabildiğini vurgulayan Küçükseyhan, SHP ve OYTEP in daha işler duruma getirilmesini istedi. Yılmaz Küçükseyhan, “Sektörün uzun vadeli vizyona ihtiyacı var” diye konuştu.

Toplantı sırasında 29 Haziran 2004 tarihli 5201 sayılı Kanun ile 5202 sayılı Savunma Sanayi Güvenliği Kanunu hakkında da Milli Savunma Bakanlığı (MSB) yetkilileri tarafından detaylı bilgi aktarıldı. Öte yandan, toplantıya iştirak eden Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim görevlilerinden Yrd. Doç. Dr. Dilber Ulaş, “Savunma Sanayinde Uluslararası Pazarlama ve Ortak Girişimler” başlıklı bir sunum yaptı.

Bu içeriği 5.271 kişi okudu.
Kategori: Yatırım, Bilişim / Teknoloji

Yorumlar

Nevzat KETECİ
Nevzat KETECİ
Bir ülkenin Araştırmaya, geliştirmeye verdiği önemin ne kadar ciddi olduğunu tahmin etmek veya bilmek o ülkenin veya vatandaşlarının yaptıkları tasarı veya buluşlarının her kim tarafından yapılırsa yapılsın;

istersen çoban olsun ayırım yapmadan, kıskanmadan desteklenmeleri gerekir, buluşu yapanın illa da tahsili falan da olmaz, yok oluyor deniyorsa şimdiden hayırlı olsun diyelim, maşallah belli ya.

Yok para babası olacak, yok şirket olacak, yok müdür olacak bilmem ne olacak, bilmem adamı olacak, düzenbazlıkları, masalları, kıskançlıkları ve çekememezlikleri ön planda tutulur veya bu yönde sapmalar devam eder, veya uygulamalar daima bu yönde ön planda tutulursa hiç bir yere varılamaz.

Ne yazık ki, her halde icatları yalnız bu kesimler yapabilir ve bu ülkede başka da adam yok gibi metotlar uygulanıyor.

Oysa esas maharetler; bireysel çabalar içinde uğraşan ve kıt kanaat geçinemeyen üstelik geçimlerini bile yapamadıkları miktar paralarını üstelik bilim yolunda, buluşlar yönünde harcayan bireylerdedir,

velakin bireysel uğraşanlar fikir üstünlüklerinden veya biliniyor olmasından olacak galiba göz açtırmama yönünde genelde bir nevi zorba kurallara ve kıskançlıklara maruz bırakılırlar.

Bireysel buluşçu genelde parasız ve olanı da buluşlar yönünde kendini aç bırakarak harcamıştır, onun dükkan açacak, atölye kuracak, KOBİ olacak şirket kuracak parası da olmaz ve bu durumlarını sözde kurnazlarda çok iyi bildiklerinden;

Taraflarınca ülke ve bireysel uğraşı sahipleri yarar görmesin uygulamalarına tabi tutularak önlerine engelci ve dolaylı şartlar konularak kendi şahsi menfaatlerine ve başka tuzaklara düşürülme yönünde desteklerden yararlandırılmazlar.

Anladığım kadarıyla çıkarcıların kural ve yöntemleriyle bireysel teknik uğraşı, icat veya buluşçulara destekler verilmemekte, göz açtırılmamakta ve fikirleri, tasarıları kendilerine zehir edilmekte, kendi düzenbaz çıkarcılıkları dışında, ülke yararına da olsa baltalanmaktadır.

Bir ülkede bir şekilde zinciri ele geçirmişlerden ve genelde ezberci, kıskanç zihniyetten başkaları; Bir çoban, bir usta, bir teknisyen, bir köylü, bir çöpçü veya bir işçi buluş yapamaz mı, Hayret demek yapamaz gibi gözüküyor. Saygılarımla

Ben köylülüğümü hatırladım. Ben köylüyüm.

Yorum Ekle

Ad Soyad *
E-mail * (Gravatar resminiz görünecek)
Web
KalınYatayAltı ÇiziliAlıntı
  •   Yorum  
  •   Önizle  
Yükleniyor