Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Başkanı Orhan Aydın, tersine beyin göçü konusunun öncellikli konularımızın başında gelmesi gerektiğini belirterek bu alanda başlattıkları çalışmaları anlattı. Detaylar haberimizde..
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Başkanı Orhan Aydın, tersine beyin göçü konusunun öncellikli konularımızın başında gelmesi gerektiğini belirterek bu alanda başlattıkları çalışmaları anlattı.
Müslüman ülkelerin beyin göçü veren ülkeler arasında başı çektiğini ve islam coğrafyasındaki beyin göçü konusuna ayrı bir parantez açtıklarını belirten ASKON Yeni Genel Başkanı Orhan Aydın, tersine beyin göçünü hızlandırmak için başlattıkları çalışmaları anlattı.
Başkan Aydın, hükümetin tersine beyin göçünü hızlandırmak için başlattığı "Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı" doğrultusunda gündemine aldıkları çalışmalar için şunları söyledi;
"Bir araştırmaya göre Türkiye beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde 24. sırada yer almakta olup, maalesef iyi eğitim gören 100 kişiden 59’unu gelişmiş ülkelere deyim yerindeyse kaptırmakta... Türkiye bu kaderi paylaşan tek Müslüman ülke de değil. Araştırmalar, beyin göçü veren ülkeler arasında ilk sıralarda Mısır, İran, Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkeler olduğunu da gösteriyor. Bir başka ifadeyle, üniversite kurumunun tarihteki öncüsü konumunda bulunan ve ilahiyat dışında fen bilimlerini de programına alan tarihteki ilk üniversiteler sıfatıyla Karaviyyin, Kurtuba ve Gırnata Üniversiteleri ile Bağdat Nizamiye Medresesi’ni kurmuş Doğu/İslam Medeniyetleri, çağımızda yetişmiş beyinlerinin Batı ülkelerine göçünü engelleyemiyor.
Türkiye, yurtdışına akademik eğitim için öğrenci gönderen ülkeler arasında 11. sırada ve her yıl yaklaşık 2 Milyar Dolarlık bir kaynak bu öğrencilerin eğitimi amacıyla ekonomimizden yabancı ekonomilere aktarılıyor. Ayrıca British Council’in Türkiye’deki 81 ilde 22-25 yaş arasındaki 4.816 üniversite öğrencisi denek üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları, yetişmiş insan kaybı açısından karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutuna dair önemli bir ipucu veriyor. Araştırma, Türkiye’de her 100 gençten 95’inin lisans ve lisansüstü eğitimlerini yurtdışındaki üniversitelerde yapmak istediklerini gösteriyor.
Türkiye son 13-14 yıl içinde üniversite eğitiminde nicel anlamda büyük bir mesafe kat etti. Artık Türkiye’nin tüm illerinde en az bir üniversite mevcut… Öğretim görevlisi sayısı 2000’lerin başına oranla tam üç kat arttı. İşte bu noktada biz nicel olarak sağlamış olduğumuz bu başarının nitel olarak sağlanması çabası içerisinde olacağız. Konuyu çok önemsiyoruz. Bu bağlamda bir algı, kamuoyu oluşturmaya çalışarak işe koyulacağız. Nasip olursa 9 Şubat’ta Kayseri’de düzenleyeceğimiz Kültepe Ekonomi Zirvemizde konularımızdan biri de Beyin Göçü ve nitelikli eğilim modelleri olacak. Buradan edindiğimiz çıktılarla yol haritasını belirleyip bu kıymetli isimleri ülke ekonomimize nasıl kazandırabileceğiz onun çalışması içerisinde olacağız.
Ülkeler, kalkınmalarını belirli bir plan çerçevesinde geliştirmek zorundadır. Bu amaçla nüfusun sayısını ve artış hızını, niteliğini (eğitim, üretim), niceliğini (sağlık ve doğurganlık), dağılışını (kır, kent, dış ülke) belirlemek için belirli aralıklarla nüfus sayımları yapar, nüfus politikaları belirlerler. Ülkemiz Türkiye’ye baktığımızda nüfus dağılımını etkileyen en önemli faktörün ekonomik nedenler olduğunu gözlemlemekteyiz. Bunun sonucu olarak insanlar büyükşehirlere akın ediyorlar. Ülkemizin Batı kesimi bu göçlerin en fazla yoğunlaştığı coğrafya. Bugün 60 milyona dayanan İtalya’ya baktığımızda 2. Dünya savaşı sonrası yaşanan ekonomik buhran sonrası insanlarının büyükşehirlere göç etmesine rağmen başkentleri Roma’nın nüfusu 3 milyonu bulmakta. İtalya bunu ekonomide kümelenme modeliyle sağlamış durumda. Ülkemizde de belirli bölgelerde yoğunlaşmayı azaltmak istiyorsak ekonomik kümelenmeyi muhakkak gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Teşvikler verilerken bu kümelenme öncelenmelidir. Şöyle ki, biz bilmeliyiz ki, tahıl üzerine bir işletme açılacak ise, paketlenmesine kadar bu sektörde faaliyet gösterecek firma işyerini iç Anadolu bölgemizde açmalıdır. Bunun dışında bir yerde açmak istiyorsa teşviklerden yararlanmamalı ve hatta vergisinden, sigortasına kadar daha ağır bir yükle karşılaşmalıdır. Eğer İç Anadolu bölgesinde bunu yapıyorsa teşviklerden yararlanmalı, sigortası KDV si daha ucuz olmalıdır. Eğer bunu başarabilirsek, tersine göçü de sağlamış olur, nüfus dağılımında dengelemeyi yakalar ve büyükşehirlere göçün önüne geçerek marka şehirleri oluşturmuş oluruz. Biz bu konuyu gerek hükümet yetkililerimize ve gerekse konunun paydaşlarına açarak olgunlaştırmak istiyoruz. Eğer bunu başarabilirsek çok daha müreffeh şehirler ve çok daha fazla markayı çıkartabileceğimizi düşünüyoruz."
Haber 7 Kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.